Hey dostluğu klavyelerinde, yaşamı monitörlerinde arayanlar! Size sesleniyorum:
Hangi tuş daha etkilidir sıcacık bir gülüşten, ya da hangi program verebilir bir ağaç gölgesinde uyumanın keyfini? Copy-paste yapabilir misiniz dalgaların sahile vuruşunu? İçinizi ısıtan güneşi gönderebilir misiniz mail arkadaşınıza? Sevgiyi tuşlarla mı yaşarsınız? Öpüşmek için hangi tuşa basmak gerekir? Ya da geri dönüşüm kutusunda saklanabilir mi kaybolan zaman?.. Doğayı bilgisayarlarına döşeyenler; Neden görmezsiniz bir akasyanın tomurcuklandığını? Ve ıslak toprak kokusu var mıdır kitaplarınızın arasında? Koklamak, duymak, dokunmak, yok mu yaşam skalanızda? Bilgi toplumu oldunuz da, duygu toplumu niye olmuyorsunuz? Hayat ıskalamayı affetmez… Keşkelerle, tühlerle baş başa kalmadan önce… Müşfik KENTER
sesin aşkı arayanlara çarpıyor en çok.
Reklam
Gece gece denk geldim bu yazıya. Soğuk su gibi çarptı suratıma...
Tam göğsünüzün ortasında bir yeriniz acıyacak. Evinizin sizi içine sığdıramayacak kadar dar olduğunu fark edeceksiniz. Sokağa fırlayacaksınız. Sokaklar da dar gelecek.Tıpkı vücudunuzun yüreğinize dar geldiği gibi.Ne denizin mavisi açacak içinizi, ne pırıl pırıl gökyüzü. Kendinizi taşıyamayacak kadar çok büyüyecek, bir yandan da kaybolacak kadar
Biraz felsefe yapalım serisinden
Biz insanlar hastalandığımızda hep naparız , ya da şöyle sorayım etrafındakiler annen baban filan hep ne yapar ? İlaç verir dimi… Oysa sevgi ilaçtan kat kat daha güçlü olmuştur hep, sana bi şey olduğundan yaptıkları sadece o acını hafifletmek oysa sevgi ne yapar onu tümüyle iyileştirir. Ha bu bu yüzyılın sorunu mu haşa kökleri taa eskilere dayanıyo bunun… Bu gün sen hiç ateşböceği gördün mü filmini seyrettim mesela. Gülserenin aradığı ve belki de en çok istediği o sevgiyi bulmaktı. Bazen insanlar elindekinin kıymetini bilmez derler ya neden biliyor musun? Çünkü ona sahipsin diye düşündüğünden hiç o tarafa bakmazsın bile , işte kaybettiğin zaman o boşluğu hissedersin çünkü artık o bakmadığın yerde de yoktur. Sonra da o sevgiyi hep hep birilerinde arar durursun mesela. O sevgiyi kendine vermediğinden hep dışarıda arıyorsun ama böyle bulamayız ki. İçine dön bi bak aradığın orda demek kolay biliyorum , bulması da zor gelebilir biliyorum ama ne demişler her arayan bulmaz ama bulanlar hep arayanlar olur.
Beğendiğim Sabahattin Ali Kitap Baskıları
Sabahattin Ali romanları ve hikayeleri hakkında zaten çoğu okurunun yeterince bilgisi vardır. Telifleri düştükten sonra yayınlanan Sabahattin Ali kitaplarından kapaklarını veya baskılarını beğendiğim baskılar hakkında kısa bir paylaşım yapayım. Kapak olarak 40'ların kitap kapaklarına benzemesi nedeniyle Can yayınları baskısı, çizimleri nedeniyle Epsilon baskıları ve çıkarması zor bir yerde olduğu için fotoğraflayamadığım Ayrıntı baskılarının kapakları beğendiğim Sabahattin Ali baskılarından. Baskı kalitesi olarak ise aynı zaman da tüm eserlerin tek cilt olarak basıldığı YKY Delta baskısı, sonrasında ise Epsilon'un 3 ciltlik baskısı. YKY'nin Siyah bez kapaklı Şamua kağıt ile yaptığı Kürk Mantolu Madonna baskısı ve yine YKY'nin mukavva sert kapaklı X yaşında baskıları da güzeldir. Martı'nın tüm eserlerine baskısına sahip değilim ama görebildiğim kadarıyla o baskı da kaliteli ve güzel bir baskı. Everest'in Tüm Romanlar baskısı ise baskı kalitesi olarak belki yukarıda olan baskılar kadar iyi değil ama içerik olarak "zenginleştirilmiş" bir baskı. Bazı Sabahattin Ali kitaplarım kutularda ve ulaşması zor yerlerde olduğu için kitaplığımda olanların bir kısmını fotoğrafladım. Koridor baskılarının ise bez cilt olması dışında baskının öne çıkan bir özelliği yok. Mini kitap baskısı arayanlar ise baskı kalitesi pek iyi değil ama fiyatları çok uygun olan Karbon yayınlarının mini baskılarını alabilirler.
Şimdiki Çocuklar Harika
Kahkaha garantili bir eser. Şu günlerde antidepresan etkisi arayanlara önerilir. 🥰
Reklam
1.000 öğeden 581 ile 590 arasındakiler gösteriliyor.