Gece gece denk geldim bu yazıya. Soğuk su gibi çarptı suratıma...
Tam göğsünüzün ortasında bir yeriniz acıyacak. Evinizin sizi içine sığdıramayacak kadar dar olduğunu fark edeceksiniz. Sokağa fırlayacaksınız. Sokaklar da dar gelecek.Tıpkı vücudunuzun yüreğinize dar geldiği gibi.Ne denizin mavisi açacak içinizi, ne pırıl pırıl gökyüzü. Kendinizi taşıyamayacak kadar çok büyüyecek, bir yandan da kaybolacak kadar
Biraz felsefe yapalım serisinden
Biz insanlar hastalandığımızda hep naparız , ya da şöyle sorayım etrafındakiler annen baban filan hep ne yapar ? İlaç verir dimi… Oysa sevgi ilaçtan kat kat daha güçlü olmuştur hep, sana bi şey olduğundan yaptıkları sadece o acını hafifletmek oysa sevgi ne yapar onu tümüyle iyileştirir. Ha bu bu yüzyılın sorunu mu haşa kökleri taa eskilere dayanıyo bunun… Bu gün sen hiç ateşböceği gördün mü filmini seyrettim mesela. Gülserenin aradığı ve belki de en çok istediği o sevgiyi bulmaktı. Bazen insanlar elindekinin kıymetini bilmez derler ya neden biliyor musun? Çünkü ona sahipsin diye düşündüğünden hiç o tarafa bakmazsın bile , işte kaybettiğin zaman o boşluğu hissedersin çünkü artık o bakmadığın yerde de yoktur. Sonra da o sevgiyi hep hep birilerinde arar durursun mesela. O sevgiyi kendine vermediğinden hep dışarıda arıyorsun ama böyle bulamayız ki. İçine dön bi bak aradığın orda demek kolay biliyorum , bulması da zor gelebilir biliyorum ama ne demişler her arayan bulmaz ama bulanlar hep arayanlar olur.
Reklam
Beğendiğim Sabahattin Ali Kitap Baskıları
Sabahattin Ali romanları ve hikayeleri hakkında zaten çoğu okurunun yeterince bilgisi vardır. Telifleri düştükten sonra yayınlanan Sabahattin Ali kitaplarından kapaklarını veya baskılarını beğendiğim baskılar hakkında kısa bir paylaşım yapayım. Kapak olarak 40'ların kitap kapaklarına benzemesi nedeniyle Can yayınları baskısı, çizimleri nedeniyle Epsilon baskıları ve çıkarması zor bir yerde olduğu için fotoğraflayamadığım Ayrıntı baskılarının kapakları beğendiğim Sabahattin Ali baskılarından. Baskı kalitesi olarak ise aynı zaman da tüm eserlerin tek cilt olarak basıldığı YKY Delta baskısı, sonrasında ise Epsilon'un 3 ciltlik baskısı. YKY'nin Siyah bez kapaklı Şamua kağıt ile yaptığı Kürk Mantolu Madonna baskısı ve yine YKY'nin mukavva sert kapaklı X yaşında baskıları da güzeldir. Martı'nın tüm eserlerine baskısına sahip değilim ama görebildiğim kadarıyla o baskı da kaliteli ve güzel bir baskı. Everest'in Tüm Romanlar baskısı ise baskı kalitesi olarak belki yukarıda olan baskılar kadar iyi değil ama içerik olarak "zenginleştirilmiş" bir baskı. Bazı Sabahattin Ali kitaplarım kutularda ve ulaşması zor yerlerde olduğu için kitaplığımda olanların bir kısmını fotoğrafladım. Koridor baskılarının ise bez cilt olması dışında baskının öne çıkan bir özelliği yok. Mini kitap baskısı arayanlar ise baskı kalitesi pek iyi değil ama fiyatları çok uygun olan Karbon yayınlarının mini baskılarını alabilirler.
Şimdiki Çocuklar Harika
Kahkaha garantili bir eser. Şu günlerde antidepresan etkisi arayanlara önerilir. 🥰
Nurettin Topçu yalnızdı ve yalnızca düşünen bir adamdı, bir mektubunda şöyle cevap veriyordu bir arkadaşına; Hizmetine ömrümü harcadığım memlekette, dostlarım kalmadı gibi bir şey. İnsanın düşkünlüğünü, sefaletini bilirdim ama ruh sefaletinin bu kadar karanlığını görmemiştim. İnsan diye emek verdiklerimin hemen hepsi de ruh ve mana mefhumuna yabancı, menfaat kölesi bir takım haşerelermiş! Ahlâksızlığın ummanı olan bu Şark’ı, yaşadıkça tanıyorum. Burada insanı fenerle arayanlar yanılmamışlar. "Müslüman’ız diyen insan yığını’ yok mu? Onlar, Şark’ın en aşağı tabakasını teşkil ediyor. Yaşanan şekliyle Müslümanlık Şark’ı bitirmiş. Buraya artık ne ilim girer, ne ahlâk, ne de Allah uzanır bunlara… Bunların önce her şeyi bırakıp, insanlık devrine girmeleri lâzım… Hâsılı fark etti, tiksindi, yalnızlaştı...
Depremin yarattığı ruhsal çöküşü aşamama ve ülkenin cehalet bataklığına düşmesi nedeniyle kendimi sorumlu hissederek bir süredir politik paylaşımlar yapmaktaydım. Lord Byron “Bir damla mürekkep bir milyon kişiyi düşündürebilir.” sözüne beni inandırmıştı ancak bu topraklarda “İnsanları kandırmak kandırılmış olduklarına ikna etmekten daha kolaydır” sözünün etkisi egemen. Bu yüzden ben kendi kabuğuma dönüyorum, kulaklarıyla sesimi arayanlar haricinde kimseye hakikatlerimi anlatamayacağım. Ben dünyaya inanmıyorum, neslimi sürdürmek adına bu tımarhaneye yeni kurbanlar getirmeyi düşünmüyorum. Siyaseti sizin çocuklarınızın istikbali ve var olan bütün gençlerin hayalleri, politik şaklabanların süslü masalarına meze olmasın diye konuşuyordum. Benim hiçbir şeyim yoktu dolayısıyla hiçbir şey kaybetmedim. İnsanlara sefaleti armağan eden, kutsallık atfettikleri iktidarlarla onları başbaşa bırakıyorum. Siyaset televizyondan girip yatak odalarına, aile arasına kadar girmişken huzuru, barışı ve kardeşliği özler hale geleceğiz. Önemli değil en azından namaz kılan bir dünya liderimiz var. Sitem etmiyorum, ideolojiler kimseye öfkelenmeye değmezler. Ne söylediysek nefretten değil sevgidendi. Bundan sonra sessizlik konuşacak. Esenlikler.
Reklam
1.000 öğeden 591 ile 600 arasındakiler gösteriliyor.