(spoiler)
Kitap bir dostunuzun hikayesini dinliyor gibi samimilikte ve akıcı bir dille aktarılmış. Bir arayış içindeyseniz, gerçek bir şeyler okumak istiyorsanız tavsiye ederim. Kitapta bir çok kitap okuyor Emre Şimdi ama ilk kitabı Nietsche Ağladığında. Kendi arayışımda okuduğum ve en sevdiğim kitaplardan biri olduğu için güçlü bir bağ oluştuğunu hissettim aramızda. Kitabı elimden düşüremedim ve 1 gün içinde bitirdim. Heyecanlarını, umutlarını, yenilmişliklerini ve en çok da korkularını hissettim. Bazı zamanlarda onunla birlikte gözlerim doldu, tanıdık hislerde buldum kendimi. Yolculuğunu okumak heyecan vericiydi ve en son gelen maili otururken ayağa kalkıp okudum onunla birlikte, zaferinin heyecanını hissettim. Kendi arayışımda her zaman aklımda olacak ve güç bulabileceğim bu hikayeyi okumak çok keyifliydi.
Hikâye kuşların toplantısıyla başlar. Kuşlar kendilerine kılavuz olarak hüdhüdü seçerler. Çünkü hüdhüd Süleyman Peygamber'e yoldaşlık etmiş ve onun övgüsüne mazhar olmuştur. Mana âleminde sayısız yolculuklar yapmıştır. Hâliyle bütün kuşlar içinde apayrı bir yeri vardır. Hüdhüdün kuşlara hitaben yaptığı konuşma yola çıkışın gerekçelerini
Yaklaşık olarak İÖ 450'de, Heredotos, bütün hazinesini tüketince, kız kardeşini belli bir miktar getirmesini emrederek, bir geneleve gönderecek kadar soysuz bir firavun olan Khufu hakkında anlatılan bir öyküyü nakletmişti. Sadık kız kardeş denileni yapmıştı. Ama yattığı erkeklerin sayısının dışında, başka bir şeyle anımsanacağı umuduyla, yattığı
Simurg, küllerinden yeniden doğmayı anlatan bir efsanedir.
Binlerce kuşun hakikati arayış yolculuğunu anlatır.
Efsaneye göre kuşlar hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamış. İsteği ve sebatı az olanlar dünyevi şeylere takılanlar yolda birer birer dökülmüş.
Kalanlar "Aşk Denizi"nden geçmişler önce.
"Ayrılık Vadisi"nden uçmuşlar.
"Hırs Ovası"nı aşıp "Kıskançlık Gölü"ne saplanmışlar.
Uçtukça sayıları azalmış. Altıncı vadi "Şaşkınlık" ve sonuncu vadi "Yok Oluş"ta bütün kuşlar umutlarını yitirmiş.
Kafdağı'na vardıklarında geriye 30 kuş kalmış. Simurg zaten "otuz kuş" demektir.
Farsçada "si", otuz; "murg" ise kuş demektir.
O zaman anlamışlar onların hepsi bir Simurg...
Yani kurtarıcı olarak gördüklerinin, Simurg'un aslında kendileri olduğunu görmüşler.