Sevgi ile atan yürekler karşılaştığında sevgi patlaması olur ve tüm kainat şahitlik yapar. Her zerre sevinçten oynar. O oynamalar titreşimleri hızlandırır ve daha müteal yani aşkın olanı çeker.
Bu güzel metaforların şifresini kendi başına çöz; derinlemesine düşün onlar hakkında.
Bu yüzden hikayeler üzerinden konuşuyorum. Onlar üzerinden hiç kimse konuşmamıştı. Niçin ben bu küçük hikayeler üzerinden konuşuyorum? -sadece nasıl düşüneceğine dair sana birkaç ipucu vermek için. Bunlar bu hikayeler üzerine yapılan yorumlar değiller; ben bir
9. BÖLÜM
SONSUZ SABIR
Bir zamanlar cennet meyvesini işitmiş olan bir kadın vardı. Ona tamah etti.
Adına Sabar diyeceğimiz bir dervişe sordu, “Bu meyveyi nasıl bulabilirim ki böylece mevcut bilgiye erebileyim? “Sana verebileceğim en iyi tavsiye benimle çalışman olur,” dedi derviş. “Fakat böyle yapmazsan, kararlı bir şekilde ve bazen yerinde
Bugüne kadar benimle aynı evde oturan
Can dostu görmezden gelmişim
Dinimin olmadığı ve şu anda Onun dinine tabiyim.
ve artık kalbim bütün suretleri kabul eder oldu.
Ceylanların otağına,
Rahiplerin manastırına
Putların tapınağına,
Hacıların Kabe'sine
Tevrat'ın kutsal levhalarına
Mukaddes Kur'an sayfalarına, döndü kalbim
Aşk dininin yolundan gidiyorum şimdi ben!
Ne tarafa yönelirse Aşk Kervanları
Aşk'tır benim dinim ve imanım.
Ben Aşk dinini uyguluyorum
Dinimdir, imanımdır inanıyorum AŞK'a.
Dârü'l-Kütübi'l-İlmiyye / Muhyiddin Arabi
Tek vücud vardır o da Hakk'tır, başka vücud yoktur. Hakk ''şey'' olan her varlığı kendi vücudunda yaratır. Varlıklar, çoğul görünümünde iken, Hakk'ın vücudunda zahir olmuşlardır. Hakk vücudu haricinde herhangi bir vücud mevcut değildir. Yaratılmış tüm varlıklar, görünen tüm varlıklar, derece derece Hakk'ın içinde bulunan tüm ilahi isim ve sıfatlarından, görünen âleme kadar olan her kademesinde ortaya çıkmış, zahir olmuşlardır.
Bulunmayan nokta, bilinmeyen ve sadece O ya da Mutlak olarak ifade edilen A'ma Mertebesinde vücud Allah'ındır. Allah vücudundan, her mertebede beliren ve ortaya çıkan da Hakk'ın vücududur. Hakk her mevcudun ayn'ıdır, her derecede bir öncekinden gayr'ıdır. Çünkü latif yani daha süptil daha ince seviyelerden, daha kaba titreşime kadar inen maddi boyutlara kadar olan her mertebe ve katmanda, bir önceki bir sonrakinin bâtınıdır. Bir sonraki bir öncekinin de zahiri durumundadır. Bâtın olan zahire ayn'dır. ancak zahir olan bâtın olana gayr'ıdır.
Allah'ım bize hayrı işittir ve hayra muttali kil. Allah'ım bizi afiyetle rıziklandır ve afiyetlerimizi devamlı kıl . Allah'ım kalplerimizi takva üzerine birleştir. Bizi sevdiğin ve razı olduğun şeyleri işlemeye muvaffak kıl
Dinler değişir, ancak hakikat değişmez. Dünyaüzerinde semavi ve felsefik dinler de olmak üzere, tüm öğretilerin amacı, insan üzerine ve insan içindir. Dinlerin bir görünen bir de görünmeyen yönü vardır, yani bir içsel hâli bir de dışsal yaşamın devamı için bir yol anlatılır. Ritüeller ve çeşitli ibadetler, yapılması, uyulması gereken kurallar çerçevesinde dışsal yaşamı düzenleyen bir yapıya sahiptir. İçsel olarak amacı ise, insanın öğrendikleri ile kendi ilminde derinleşerek insanın asli mahiyetini açıklamak ve dünyada bulunma amacını aramasına yol açmak içindir. Ve son gelen din ile din devri kapanmış, nebilik de sona ermiştir.
Akıl herkese bahşedilmiş sonsuz bir nimettir. Fakat sembol ve ayetlerin hakiki manalarına ulaşmak, derinleşmek sureti ile bir bilgi elde etmede yetersiz kalmaktadır. Akıl sadece görünen fizik âlem için yeterli olabilir, ancak gizli âlemlerin derinliklerine sadece kalp sahiplerininulaşacağı bilgisi de Kur’an-ı Kerim’de aktarılmıştır. Ve herkes etten bir kalbe, kafatasında bulunan göz organına sahiptir. Nefes alır ve âlemi gözler. Ancak çok azı gizlide olan gönül açıklığına ve kalp gözüne sahiptir
Tüm insanların bütünlüğü, Hakk’ın ilahi isimlerinin belirmesindeki bütünlüktür. İnsanlar Birlik inancına ulaştıkları vakit, Hakk Hakikati de dünyada belirecektir.
Sonuç olarak, her birimiz, tek tek çok değerliyiz. Hakk aynasında çizili hakikatimizin yansımalarıyız. O yansımalar bedene girdikleri vakit, bedenin cazibesi ile uyurlar. Uyanmaları için bir vakit geçecektir. Ancak bilinmelidir ki, zaman bizim içindir. Geçen ya da geçmiş bir zaman yoktur. İnsana kendinden başka yakın hiçbir insan yoktur. Kimse kimseyi uyandıramaz. Herkes kendi çabası ve ciheti ile uyanacaktır. Herkes dünyadaki kendi hakikatinin temsilcisidir. İçinde konuşan hakikatidir ve insan bu konuşanın kim olduğunu çözene kadar ikilik peşindedir. Sonra konuşan ile kendisinin ayrı olmadığı idrakine ulaşır.
Secde et ve yaklaş dedi, iki gönlü bir eyle dedi, sen yoksun Ben varım dedi, Ben yokum sen varsın dedi. Dilimi bağladı kördüğüm etti. Açtı sonsuzluğunda eritti, ne ben kaldım ne O.