"Aşk çalgıcısı, sema vaktinde şunu çalar : Kulluk bir bağdır , efendilik baş ağrısı. Şu halde aşk nedir ? Yokluk deryası ! Aklın ayağı orada kırıktır .
Dünya ilişkilerindeki aşk, araştırmakla ilerler. Çok yakında bir menzil vardır. Her şey orada ne bulacağına bağlıdır. Kişiye ya yol verirler sahrasına varsın, ya da ipini bir taşa bağlarlar, önüne inci boncuk koyarlar. Oraya varıncaya dek en onarılmazı; kalbin ucu, hesap yapmaya başlamışsadır. O zaman mutluluklar bir baş ağrısı gibi gelir ev yıkılması gibi de çeker gider. Kalbin çıkarı yücelerden olur. Gelin bir zaman kollayalım. Kalbimizle helalleşelim. Görelim nasıl çıkarlar peşinde.
O, babasından, abilerinden dimdik ayakta olmayı, hakkını aramayı öğrenmişti. Cemal ve ailesi ise daha eşini dinleyen, kurallar altında yaşayan bir kadın arıyordu anlaşılan. Cemal bir gün gelip, "Senin bana ihtiyacın yok ki..." demiş ve yüzüğü bırakıp gitmişti... O günden beri de Beril iç dünyasını toparlayamamıştı. Ne kadar dışarıya güçlü gözükse de içi çok acıyordu. En ufak bir sarsıntıda domino taşları gibi bir bir dökülüyordu içindeki acılar, ailesine çok belli etmese de ona miras olarak kalan terk edilme korkusu ve baş ağrısı atakları onu sarsıyor,insanlardan uzaklaşmasına sebep oluyordu. O zaman sadece kendiyle kalmak, kapanmak ve döne döne aynı şarkıyı dinlemek istiyordu..
Bir yer bulalım dünyadan uzak...
Video:
youtu.be/iXxA8twAu8I
Korku ve Yakarış.
Cahit Zarifoğlu'ndan okuduğum ilk kitap.
Korku ve Yakarış, 133 sayfalık bir şiir kitabıdır.
Kitapta; aşk, at, baba, çocuk, çöl, deniz, eşya, hayat, insan, kuş, mücadele, özlem, sahil, sevgi, yalnızlık ve yaşamak gibi temalarda şiirler yer alıyor. Kimi zaman bentlerin tercih edildiği
Hayatımda ilk defa bu kadar duygular üzerine olan bir kitap okudum. Aslında size onu söylemiyor sadece hissettiriyor. Yalnızlık, mutluluk, güven, hüzün ve acı… O kadar çok beğeneni vardı ki emindim seveceğime ama bu kadarını beklemiyordum. Hatta yeterince abartılmadığını düşünüyorum.
Çok klişe bir konusu olduğunu kabul ediyorum. Arka