Onun aşkı da tıpkı su içmek gibi, mecburiyeti benim için. Sanki su gibi, onun aşkını da içmesem ölecektim. Kelimelerin nefese muhtaç ve nefese bağlı olmaları gibi, benim mevcudiyetim de ona bağlı kalmıştı. Yüzündeki ahenk, tıpkı musiki nağmeleri gibi aktı içime. Ritmi ve ezgisi ile beni farklı nağmelere doğru sürükledi. Aşkın beni sarıp sarmalamasına engel olamadım.