Osmanlı İmparatorluğunda hemen bütün şairlerin başlıca geçim kaynağı siyasi ilişki neticesinde elde ettikleri kazançlardır.
Mesela Baki Süleymaniye medreselerinde danişment iken ulemanın itirazına rağmen 25 akçe aylıkla müderrisliğe terfi ettirildi. Baki daha sonra siyasî mekanizmaların içinde yer alan siyasi bir figür oldu. İlmiye sınıfının en yüksek mertebelerinden kazaskerliğe kadar çıktı.
Necati Bey'in hayat öyküsü ilişkiyi daha açık bir şekilde ortaya koyar. Necati Bey hayatına Edirne'de köle-evlatlık olarak başladı. Sonunda Şehzade Mahmut'un nişancısı oldu. Diğer şair ve yazarları kollayarak "patronaj" makamına kadar ulaştı.
Fuzuli gibi merkezden çok çok uzak bir şair bile merkezin zenginliğinden faydalanmak istemiştir. Gerek Kanuni'ye gerekse Şehzade Bayezit'e kasideler yazarak açıkça hamiliklerini istemiştir.
Şeyh Gâlib, III. Selim'in en yakın dostlarından biridir. Osmanlı Padişahlarının hiçbirinde III. Selim-Gâlib ilişkisi gibi bir padişah-sanatçı yakınlaşması yoktur. İlişkinin samimiyet derecesi Şeyh Gâlib'in sultanın kardeşiyle arasında aşk ilişkisi kurmasına kadar ilerler.
İlişkinin gönül dostluğundan öte bir başka özelliği vardır. Hesap, Sultan Selim Hanın siyasî düşüncelerinden kaynaklanır. Selim Han yeniçeri ocağını ortadan kaldırıp yeni bir ordu kurmak ister. Yeniçeri ocağı demek Bektaşilik demektir. Sultan Mevlevi dergahının postnişini Şeyh Galib ile dostluğunu artırarak bir bakıma Mevleviliği Bektaşiliğin karşısına çıkarmak ister. Şeyh Galib padişahla dostluğu sayesinde Mevleviliği zamanının en önemli dergahı yapmıştır.
sınavcılık=geçim kaynağı
"...dünyanın bir bölgesinde her yıl çocukları çok ciddi diye nitelendirdikleri birçok sınava sokarlarmış. Bildiğim kadarıyla çocuklarla yetinmeyip ergenleri de önemli bir başka sınava alırlarmış, işin ilginci bu işe kendilerini iyice kaptırmış olacaklar ki yetişkinlere de uygun bir sınav yaparlarmış. Sınavcılık, bir sektör mü olmuş bu ülkede, bir geçim kaynağına mı dönüşmüş, bir yaşam biçimi mi yoksa? Anlayabilene aşk olsun... Girip çıkmışlar, girecek ve çıkacaklar sınavlara her yıl, peki ne olmuş, ne olacak? Kazandı dediklerinin neyi, neleri kazandığını kim bilebiliyor ki, daha da önemlisi kazanamadı diye nitelendirdiklerinin neyi, neleri kaybettiklerini kim biliyor, kimler biliyor? Ne biliyor? Bildiklerini anlatsalar da biz de öğrensek. Bilmek bizim de hakkımız değil mi? Umarım bir gün, yarışmacı eğitim anlayışlarının ürünü olan sınavlarını da sınava tabi tutarlar... ve de biz çocukları anlarlar..."
Sayfa 12 - Her düzeydeki öğrenciden sınavcılara...Kitabı okudu
Puzzle benim için geçim kaynağı olarak görmediğim, yaşam mücadelesi vermek zorunda hissetmediğim anlarımın vazgeçilmezi.
Sayfa 83Kitabı okudu
'...Anadolu'nun ücra bir ilçesi. Zahmet edip, kalkıp gelmiş onca yolu. Otogarda karşıladım. Otogar dediysem üç kel yazıhane, günde yolunu şaşıran birkaç otobüs işte. İlçenin geçim kaynağı yok gibi bir şey, toprağı kurak, ne fabrika ne işletme hakgetire... Neyse işte buluştuk otobüsten inmesiyle birlikte. Elinden tuttum, heyecandan kendimi