️Coetzee'nin daha önce Güney Afrika'da geçen "Utanç" kitabını okumuştum. Coetzee, bu romanında hayalî bir imparatorlukta geçen olayları anlatıyor. Ancak, eleştirmenler yazarın 1970’ler Güney Afrika’sına gönderme yaptığını söylüyor.
️Geniş topraklara yayılmış bir imparatorluğun en ucundaki bölgede yaşayan Barbarlar, sözümona, ayaklanmak,
Elbette ki bu kasıtlı bir siyasetti. William Makepeace Thackeray, Hindistan'ın 'gururlu, derin düşünceli ve bağımsız' ruhunun baskı altına alınması gerektiği kanaatindeydi: "Bu özellikler doğrudan çıkarlarımızın aleyhinedir. General, devlet adamı ya da hukukçuya değil çalışkan çiftçilere ihtiyacımız var." Irkçılık hemen
Ogai Mori'nin " Yaban Kazı" adlı eseri, Japon edebiyatının önemli yapıtlarından biridir. Kitap, Meiji döneminde Tokyo'da geçen, karmaşık insan ilişkilerini ve toplumsal değişimleri ele alan derinlikli bir hikaye sunar.
Olaylar 1880'lerin Tokyo'sunda geçer ve merkezinde genç bir kadın olan Otama'nın hikayesini
"Orhan'ın karısına olan sevgisi veya I. Murad'ın evlât muhabbeti, bu kadının adını Bursa'nın ve İznik'in tarihine ayrılmaz bir şekilde bağlamıştır. Fakat bu destan devresinde aşk hikâyesi bir değildir. Aydos Kalesi'nin kapılarını Türklere Orhan'ın akrabasından Abdurrah-man Gaziye aşık olan bir tekfur kızı açar. Hakikaten bu devir geleceği müjdeleyen rüyalarıyla, aşklarıyla, kahramanlıkları ve ermiş hikayeleriyle tam bir destandır.... "Yaptırdığı camilerin kandillerini kendi elleriyle yakan, imaretlerinde pişirttiği ilk yemeği kendi eliyle fakirlere ve gariplere dağıtan Orhan Gazinin yarı evliya çehresi bu destanın asıl merkezidir. Bütün bu ruh kuvveti ve manevîlik hep ondan taşar. O bir başlangıç noktasını bir imparatorluk yapmakla kalmaz, ona rahm ve şefkatin derinliğini de katar."