Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Yaşadım" diyemeyeceğin hiçbir günün olmayacak benimle.
Galiba asıl korkumuz sevmek değil! Onun arkasına gizlediğimiz sevilmemek korkusu!
Sayfa 177 - Everest Yayınları
Reklam
“Sevgilerimizi söyleyemez olduk Göremez olduk nice güzellikleri Yalanı öğrendik Utanmayı öğrendik İnandık sonraları Bütün yaratıklardan üstün olduğumuza Büyük zekamız Önce kafesi,zinciri,zulmü icat etti; İyilik güzellik ve doğruluk adına Hiçbir şey kalmadı inandığımız Aradan bin yıllar geçip Atom parçalanıncaya kadar Zaten paramparça olmuştu insanlığımız..!
“Durmadan, usan­madan arıyor, fakat ne aradığını bilmiyorsun, bilmeyeceksin de. Bulabildiklerin seni kandırmayacak, doyurmayacak. Daima mevcut olmayanı özleyecek, mümkün olmayanı arayacaksın.”
Sayfa 212Kitabı okudu
Hiç sonu gelmeyecek çileki bir arayıştı yaşamımız. Neyi arıyorduk? Kimi arıyorduk? Bu kaybolmuşluğumuz daha ne kadar sürecekti? Bu susuzluğumuz, bu yıkılmışlığımız, bu kahrolmuşluğumuz?
Sayfa 171 - Everest Yayınları
168 syf.
·
Puan vermedi
·
10 günde okudu
Eserde geçen soyutlanmış genç bir adam ve mistik olarak algılandığı kederli eşin karısı olan kadına takıntılı sevgisi anlatılmaktadır. Ordınov karakteriyle aşkın keşfedilmiş anını betimleyen Dostoyevski, hayatın gerçekleri ile hayalleri arasında gidip gelen bir karakter üzerinden yaşam ve aşka dair sorgulamalar yapıyor. Neyin gerçek neyin düş olduğunun ayrımının net olmadığı bir başka mistik Dostoyevksi romanı. Aslında uzun öykü olarak da düşünülebilir. Daha fazla detay vermeden bitiriyorum. Zaten Dostoyevski okurlarına içten içe, ilmek ilmek işliyor ve okuyucusunu mest ediyor... Kitaptan beğendiğim bazı güzel cümleler: "Arzu ekmekten tatlı, güneşten güzeldir." " -Cennetin neresinden benim göğüme süzüldün? Sanki bir düşteyim; gerçekten var olduğuna inanamıyorum." " Kalbimi de bazı vefasızların yaptığı gibi satmadım, ama bedavaya vermeye hazırım."
Ev Sahibesi
Ev SahibesiFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202210,3bin okunma
Reklam
Bu milyonların içinde yapayalnız yaşamaya mahkumsun sen. Bütün çabaların boşuna! Alınyazın ölüme kadar takip edecek seni. Kaderin çizdiği yalnızlık çemberinden çıkamayacaksın. O milyonlar belki adını duyacak fakat seni tanımayacaklar. Her yaklaştığın insan, biraz daha uzaklaşacak senden.
Söyle, bu kupkuru beraberliğin bir tadı var mı? Bu ruhsuz kavuşma hüzünden ve iç kırıklığından başka ne getirdi sana?
Ama düşün, hiç gelmeyeceğini anladığın anda, yıkılışın da büyük olacak. O zaman kendini anne yalnızlığının kollarına atacak, ağlayacaksın. Seni teselli etmeye yalnızlığın da gücü yetmeyecek artık. İster istemez ölümü düşüneceksin. Fakat ölüm bile seni istemeyecek, kabul etmeyecek. Çeşitli sebepler yaşamanı gerekli kılıyorsa, nasıl ölebilirsin? Görüyorsun ya ona bir an için de olsa seni kaybetmenin acısını tattıramayacaksın. Çaresizliğin bu kadar derin işte!
Sana istediğin, beklediğin en güzel şeyleri söylüyor. Seni sevdiğini, sensiz edemeyeceğini, inanacak mısın? Hayır değil mi? Çünkü seni sevmediğini ve sevemeyeceğini biliyorsun. Birbiriniz için yaratılmamışsınız.
Reklam
Bir zaman ölümü düşünmüştüm. Onsuz yaşayamayacağımı sanıyordum. Bütün inançlarım, umutlarım bir bir terk etmişti beni. Milyonlarca kalbin çarptığı bir şehirde yapayalnızdım. Yaşamamı gerektiren bütün bağlar kopmuştu.
Ve biz insanlar yeryüzünün bütün güzelliklerine sırtımızı çevirmiş, kendi karanlık iç dünyamızın derinliklerine dalmıştık. Hiç sonu gelmeyecek çileli bir arayıştı yaşamımız. Neyi arıyorduk? Kimi arıyorduk? Bu kaybolmuşluğumuz daha ne kadar sürecekti? Bu susuzluğumuz, bu yıkılmışlığımız, bu kahrolmuşluğumuz?
Nerdesin? Beni unuttun diyemeyeceğim, unutmadığını biliyorum.
“Biliyorum güzelliğin yeraltı nehirlerine benzer Biliyorum bir sır gibi güzelsin…”
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.