"senin böyle diri bir akarsu gibi kıvrılan gövdendir
bizim aşkımızı solduranların korkusu
çünki elbette bir su
kendi akacağı toprağın sertliğini bilir"
söyle bana ey
ölümün açıklayıcı pervanesi
hangi yavru tek başına yiğittir
hangi yangın bir başına söndürülür
ah! herkes susuyor
hiç kimse bilmiyor içimin yangınını.
Arasında çok şişenin, simli kumaşın,
Doygun eşyanın hazdan,
Mermerin, tablonun, mis kokulu üstbaşın,
Kıvrım kıvrım uzanan,
Bir kış bahçesi gibi korku dolu, beter
Ve ılık bir odada,
Ki verir cam tabutlarda bitkin demetler
Gönlümde, gözümde, aklımdasın biriciğim... Sen hudutsuz derecede içimdesin... Hudutsuz derecede sana sevdalıyım. Öyle bir âşığım, öyle bir âşığım ki, ancak Fuzulî şairin yüreği böyle aşkla çarpabilmiştir...
alnını
dağ ateşiyle ısıtan
yüzünü
kanla yıkayan dostum
senin
uyurken dudağında gülümseyen bordo gül
benim kalbimi harmanlayan isyan olsun
şimdi dingin gövdende