Şehir yıkıntıları. Ve insan yıkıntıları.
(…)
şehrin bir yerinde birileri ölüyor, ne korkunç! beklenmedik ölümler, beklenen ölümler, apansız gelenler, ağır ağır gelenler, ihtar edip gelenler, habersizce gelenler. kahvede otururken ölenler, bir otobüs yolculuğunda ölenler, gece yatağına yatıp da kalkmayanlar, vazife başında can verenler, onulmaz hastalıklardan ölenler, başını taş duvarlara çarpa çarpa gidenler, aşk derdiyle ölenler, aşksız ölenler. birileri hastalanmaya hazırlanıyor, öksürüyorlar ya da öksürmeden şuralarında bir sızı, uzaktan, üstlerine kondurmadıkları bir sızılarla, böyle başladığmı bilmiyorlar ya da bilmezlikten geliyorlar, çünkü beklemek çok korkunçtur, usul usul geleceğini bilerek ama ölüm meleğinin kanadını açıp kendisini kapacağı anı bilmeden, bu meçhul anı bilmeden beklemek
korkunçtur.
Islak sokaklar mevsimindeyiz artık
Bu kalabalık şehire hüzün yağar bu zamanlar
Yalnızlık yağar caddelerine
Darmadağın saçlar, ıslanmış yüzler hep yere bakar
Kahveleri bile dert yüklenir
Çayları daha bir demli
Unutulan sevgililer hatırlanır
Veya sevgililer unutulmaya çalışılır
Bu mevsimde vitirinleri az sulu rakı gibidir bu şehirin
Her adımın
Belacqua; var olamamanın sancısı,
kötü koşulların kurbanı,
tanrının sevilmeyen evladı,
kalabalığın arasındaki sessizlerin hezeyanvari çığlığı,
hiçliğin ortasındaki anlamın anlamsızlığı...
Belacqua; dalgaların geri dönüşünde götürdüğü kum tanesi,
neşeli çıkışların hüzünlü bitişi,
insanın biteviye acizliği,
hem hepimizden uzak
hem de içimizden
Islak sokaklar mevsimindeyiz artık
Bu kalabalık şehire hüzün yağar bu zamanlar
Yalnızlık yağar caddelerine
Darmadağın saçlar, ıslanmış yüzler hep yere bakar
Kahveleri bile dert yüklenir
Çayları daha bir demli
Unutulan sevgililer hatırlanır
Veya sevgililer unutulmaya çalışılır
Bu mevsimde vitirinleri az sulu rakı gibidir bu şehirin
Her adımın
GÜZ DÜŞÜNCE
Önce güz geldi hayatın saçlarına,
Sonra ezelden aşk yükseldi
Yağmur geldi, sen geldin
Ve rengarenk gülüşler ansızın
Yetişkin sabahların yüzüne kondu
Bulutlu yanağına bir anda
Ter ü taze sevinçler gamzelendi
Islak sokaklar mevsimindeyiz artık…
Bu kalabalık şehre hüzün yağar bu zamanlar…
Yalnızlık yağar caddelerine…
Darmadağın saçlar, ıslanmış yüzler hep yere bakar…
Kahveleri bile dert yüklenir…
Çayları daha bir demli…
Unutulan sevgililer hatırlanır veya sevgililer unutulmaya çalışılır…
Bu mevsimde vitrinleri az sulu rakı gibidir bu şehrin…
Her adımın
Bir gece ben şehrin sessiz caddelerinde gezinirken
Ben ve gece birbirimizi terennüm ederken
onun isminini değiştirdiler gayb oldum
Sessiz bir caddenin soğuk asfaltında otururken buldum kendimi
onun ismini değiştirdiler gayb oldum
Şehir düğün yeriydi
Cenazesi olan bir bendim
Parmaklarımın ucunudan kayan bir su damlası denize düşüp
#kitabınkonusu
Paralel evrenlerde farklı şekillerde yer alan aynı şehir: Londra. Ve bu evrenler arasında gezinebilen tek kişi: Kell. Element sihrinin var olduğu bu evrende güç=sihir. Peki sihir her şeyin çözümü mü?
Kell’in hayatı ilk kitapta Lila’dan ayrıldıktan ve Rhy ile bağlandıktan sonra çok değişti. Saygı duyulandan korkulana dönüştü. Her