Biraz tutucuyum belki bir parça eski kafalı diyebiliriz.
Hani çok değişken olmayan bir hayat yaşar, yaşatırım hâliyle.
1960-70 müziklerinin yeni yazılan kelimeler ile çağa uyarlanmış versiyonlarını dinlemeye başladım bu sabah. Öyle sözlere denk geldim ki; aşkın Nirvana'sı diye tekrarladığım oldu.
Kimi sözler de kuyruğu dik tutmaya çalışan atarlı, giderli şeyler işte.
Sana bir zamanlar söylediğim söz geldi birden aklıma "unutmaktan ne kadar çok söz edersen, o kadar unutamazsın unutmak istediğini" bir anda öylesine, şaşırdım.
Düşünmeye çalıştım.
Elini, yüzünü, gözünü...
Zorladım, yok olmuyor.
Hatırlayamıyorum seni.
Duyduğumu, söylediğimi hatırlıyorum ama suret yok, silüet bile yok.
Yoksun hiç olmamış gibi, yok.
:-)
Her şey öylesine planlı ki.Her şey öylesine hesaplı ve ayarlı ki.Aşağı gitmek istesek gerçekten düşebilir miyiz? Yukarı çıkmaya çalışsak yükselebilir miyiz gerçekten?Eğer izin yoksa? Böyle planlanmamışsa eğer,sonsuzluk nedir bilebilir miyiz?
İnsan
eşref-i mahlûkattır derdi babam
bu sözün sözler içinde bir yeri vardı
ama bir eylül günü bilek damarlarımı kestiğim zaman
bu söz asıl anlamını kavradı
geçti çıvgınların, çıbanların, reklamların arasından
geçti tarih denilen tamahkâr tüccarı
kararmış rakamların yarıklarından sızarak
bu söz yüreğime kadar alçaldı
damar kesildi, kandır
KONU : Yüreğim Seni Çok Sevdi kitabında İTÜ’de üniversite okuyan Aslı ve Murat adında iki öğrencinin arasında geçen imkânsız aşkı konu edinmiş bir romandır.
YORUM
Aslında çok da enteresan olmayan tipik bir aşk hikayesi var ortada. Birbirini seven 2 genç, onları sevmeyen aileler, kavuşamama vs.. Ama kitabı güzel yapan Canan Tan'ın o çok güzel dili, kalemi. Öyle abartı betimlemeler yok, uzun uzun anlamsız cümleler yok. Vermek istediği duyguyu içine kadar veriyor. Okurken /dinlerken her karakterin yerine koyabiliyorsunuz. Ben keyifle sıkılmadan dinledim. Sizler de duygu dolu bir roman okumak istiyorsanız tavsiye ederim.
Okuyanlar varsa yorumlarını merak ediyorum
Herkese keyifli okumalar...
NE ZAMAN BİR KİTAP AÇIP OKUSAN, BİR AĞAÇ GÜLÜMSER ÖLÜMDEN SONRA YAŞAM OLDUĞUNU BİLEN
Abdülhamid’in bir döneminin ana hatlarından biri olan baskıcı ,yasaklı rejimini birçok açıdan okudum.Jurnalciliğin sebep olduğu hayatların dramını vb. Fakat aynı rejime komediyle bakmak az rastlanan bir durum.Yasaklar nasıl ihlal edilir!İhlal edilirken hangi komik durumlar ortaya çıkar,bu üslupla,bu bakış açısıyla istibdat dönemini çok az kitaptan
Bu sosyal linç,insanları karalamak, sürekli atarlı giderli paylaşımlar, okurken ben yoruluyorum sizler ne âlemdesiniz?
Biri gidiyorsa,üzüyorsa,siyasi düşüncesi seni rahatsız ediyorsa yapacağın tek şey sessiz kalıp kendi sayfanda kendi kalemine sarılmak olmalı.
Her şeyi kendin için yap,sevdiğin için;dinle, oku,paylaş.Bu sefer motton kendin olsun. Kendi bahçende kuruyorsa çicekler;kendine dön,evine dön,bahçene dön.
İzin ver açsın çiçeklerin kendi renginde senin renginde.Hayata kokunu,rengini kat.
Evrensel enerji döngüsüne zarar veriyoruz farkında olmadan. Karmaya inan,Kadere inan.Sevgiyi böl,paylaştır ama bunu kendinden başla...
Cehennem diyordu;Peder Zosima,
'Karamazov Kardeşler'de'.
"Sevememe halinin ıstırabıdır".
Etrafınızda olur olmaz yerden patlayan ne sebeple kime yönelecegi belli olmayan bir öfke görüyorsanız,bazen sebebi doya doya sevememenin ıstırabıdır.
Doya doya sev... Çünkü sevgi;
"en güzel rengin"...