Kürşad’ın adı geçince budun arasında bir çalkalanma oldu. Çinli beğ ise üzerine yağdırılan bu kınamaların altında kendinden geçmiş gibi idi. İ-çing Katun bu deyişleri Çinceye çevirerek kendisine anlattıkça kuduruyordu. O denli köpürmüştü ki istemeyerek kılıcına el attı. Kara Ozan onun elini kılıcına attığını görmüştü. Şimdi kopuzla cevap veriyordu: Kılıcına el atma, Şimdi deyiş çağıdır. Ortalıkta dolaşan Ak kımız çamçağıdır. Yad elde oturanlar Bil ki yurt kaçağıdır. Senin kılıç dediğin Türk’ün oyuncağıdır.
Kağanı selamlayıp kendilerini tanıttılar.
- Ben Ötüken'in buğrası, katı demir bilekli, kara aslan yürekli, sırtına yer değmeyen, kimseye baş eğmeyen İnal Tarkan'ım! - Ben barış olsa erdemli, yoksul görse yardımlı, vursa buğa deviren, göğe ağaç savuran Tinesi Oğlu'yum! - Ben taşı sıksa tuz eden, az iş edip öz eden, güçlü erler arısı, Kara Kağan'ın çerisi, yüce Karluk beğiyim. Adıma Ay Doğmuş derler! - Ben, Kırgızların arslanı, Gökmen Eli kaplanı, tipi olsa at süren, yer deprense dik duran, kılıç vursa taş yaran Alp Bamsı'yım! - Ben, Dokuz Oğuz güçlüsü, yetmiş yağı öçlüsü, yedi kızın dileği, Selenge'nin ulağı, kara yelle yarışan, boz ayıyla vuruşan, dokuz alpla güreşen Bilge Tudun'um! - Ben, Işbara Alp yoldaşı, on dört erin kardeşi, tok kayaya yaslanan çılgın suda ıslanan, yirmi eri taşıyan Onbaşı Yamtar'ım! - Ben, Basmıl Eli Doğan'ı, yüce erler yamanı, fiske vursakan döken, haykırdıkta dağ çöken, kayaların kayası, yenilmez güç eyesi (sahibi) Saçlı Beğ'im!
Reklam
Doğmak ve yaşamak için toprağın şart olduğunu biliyoruz. İnsanın topraktan yaratılmış olması ve toprağın verdiği nimetlerle büyümesi, çok eskiden beri insanları toprağa bağlanmaya ve ona saygı duymaya sevk etmiştir. Bu vasıflarıyla toprak bir "anne" gibi düşünülmüştür. Milletlerin şuuraltlarında da toprak, anne kadar mühim bir yer tutar.
Türk tarihini bir "kahramanlık şiiri" olarak gören Atsız'ın bu konuda bir çok aydınımıza ve tarihçiye tesir eden görüşleri vardır. "Türk Tarihinde Meseleler" adlı kitabında toplanan tarih görüşleri üzerinde burada durmayacağım. Onun tarihî görüşlerinden birçoğu hemen hemen bütün milliyetçi Türk aydınına mâl olmuştur: Hangisini hangisinden üstün tutmalı? Her birisi bu toprağın, bu ırkın malı...dediği tarihî kahramanları birbirinden ayırmamakla beraber onun çok sık tekrarladığı tarihî şahsiyetler vardır. "Atsız'ın kahramanları" diyebileceğimiz bu şahsiyetler; Motun (Mete), Kür Şad, Kül Tegin ve Çağrı Beğ'dir. Motun, Türk birliğinin gerçekleştiricisi ve disiplin temelleri üzerinde mensup olduğumuz ordu milletin kurucusu olarak; Kür Şad, Bozkurtların Ölümü'ndeki destânî şahsiyetiyle; Kül Tegin ve Çağrı Beğ, devlet için kardeşlerinin hizmetinde çalışmayı kabul eden fedakârlıklarıyla Atsız'ın gönlünü çelerler. Çengiz ve Temür de Türk birliğini gerçekleştiren büyük kahramanlar olarak Atsız'da mühim bir yer işgal eder.
Bozkurtların Ölümü'nün, başka romanlara pek nasip olmayacak yansımaları da oldu. Türk destan şairi Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu, eseri baştan başa destani bir üslupla şiirleştirdi. Önce Kür Şad'la ilgili kısmını yazdı ve Kür Şad İhtilâli Destanı adıyla 1970 yılında yayımladı. 1972'de de romanın tamamı Bozkurtların Destanı adıyla neşredildi. 10 Eserin başına yazdığı "Birkaç Söz" kısmında Gençosmanoğlu şöyle diyor: "Bozkurtların Ölümü'nü, genç bir köy öğretmeni iken okumuştum. Üzerimdeki etkisi aylarca süren bu kitabı, sonraları defalarca okuyarak âdetâ ezberlemiştim. Ezberlemekle de hızımı alamamış olacağım ki, onu nazma çekmek; böylece, büyük yazarın heyecanlarını aynen tatmak ve kahramanlarla omuz omuza bulunmak istedim. “İlk çalışmalarımı Nihâl Atsız beğ görmüşler ve teşvik etmişlerdi. Bu teşvik, benim için hem büyük bir güç kaynağı, hem de büyük bir lütuf olmuştur." (Gençosmanoğlu: 1972: 5).
"Türk Elleri'nin yaman güzü Çin beği Şenking'i bayağı sayrı etmişti. Bu Türk ülkesini hem beğeniyor, hem de yadırgıyordu. Burada açık ve temiz bir hava olduğu için Türk Elleri'ni seviyordu. Fakat güneşinin keskin, soğuğunun sert, kişilerinin çetin ve kızlarının sarp olmasını hiç beğenmiyordu. Şimdi Çin'de olsaydı, hoşuna giden bir kızı çoktan elde etmiş olurdu. Halbuki kendisi ünlü bir beğ olduğu halde burada herhangi bir kızı elde etmek söyle dursun, onunla arkadaşlık bile edememişti."
Sayfa 59
Reklam
25 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.