Batı Avrupa'da on altıncı ve on yedinci yüzyıllarda cinsellik, evlilik, zina ve üremeyi düzenleyen yönetmeliklerden anlaşıldığı kadarıyla buna verilecek ilk cevap, kadın cinselliğinin hem toplumsal bir tehdit olarak hem de eğer iyi yönlendirilirse ekonomik bir güç olarak görüldüğüdür.