Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Zeynep Arslanoğlu

Herkesin işi yok burada. Aramızda olmayı hak etmeyenler var.
Sayfa 12
Reklam
Ben, küçük sevgilimi tanıyana kadar aşkın ne kadar güzel bir şey olduğunu bilmiyordum aslında. Geçen Miraç kandilinde onunla sabaha kadar mesajlaştım. Yaşasın cep telefonu! Yaşasın teknoloji! Yaşasın modernizm! Yaşasın tariz! (Hadi ahlaklı adam, yerinde duramıyorsun işte, farkındayım; yargıla beni! "Miraç kandilinde sevgilisiyle mesajlaşmış, kâfir!" de bana. Hadi bana söv ve kendini iyi hisset! Hadi dur cennetin kapısında ve "Giremezsin içeri!" diye bağır bana. Birini daha cehenneme yolla ve kendini temize çıkar. Rahatla. Hah ha. Allahım ben içimizdeki kaba adamlardan ve karşımızdaki budalalardan bıktım artık ya.)
Sayfa 12
'Edep' kelimesinin müzelik olduğu bir ortamda 'edebiyat' da müzeliktir.
Sayfa 10

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Peki aşk nedir? Ah tanrım, işte büyük ve güzel şeylerden söz etmeye başladık! Şehvet demek ayıp olduğu için aşk diyor olabilir miyiz acaba? Hımmm. Bunu bir ara konuşalım.
Sayfa 11
Türklerin milliyetperver bir zümresi istiyor ki, medeniyet aleminde nasıl bir Latin medeniyeti, bir Anglo-Sakson terbiyesi varsa, bu medeniyet ve terbiye nasıl cihanda bir refah sebebi olmuşsa, bir Türk medeniyeti, Türk kültürü de er ve geç Doğu'da o suretle bir kalkınma vasıtası olsun. Bu gayeye bizi ulaştıracak Savunma Bakanlığımız değil, Milli Eğitim Bakanlığımızdır...
Mehmet TolunKitabı okuyor
Reklam
Türkiye'de hiç, ama hiç kimse yoktur ki Asya'yı, Rusya'yı istilayı hatrından geçirsin. Türkler Asya'dan evvel Türkiye'yi fethetmelidirler. Yurdumda hali, şanı bilinmeyen, el değmemiş, unutulmuş öyle yerler var ki saysam hayret edersiniz. Bence Türk Birliği, hatta İslam Birliği demek Türk kültürünün İslam ilminin birliği demektir. Daha genel bir deyişle Türklerin aydınlanması, medeniyet yolunda ilerlemesi demektir. Biz yabancı ülkeler fethetmek değil, yerli üniversiteler açmak istiyoruz. O suretle ki Berlin'de, Viyana'da, Zürih'te, Hollanda'da "Nebelungen" efsaneleri nasıl bir tesir bırakıyorsa, Ergenekon, Alparslan masalları da Tebriz'de, Bakü'de, Kazan'da, Budapeşte'de, Türkistan'da, Sibirya'da o tesiri yapmalıdır. Bunun için Almanya, Avusturya'yı, Doğu İsviçre'yi istila etmedi ve bu ülkeler hakkında da hiçbir hırs beslemedi. Amerika ve İngiltere aynı kültüre sahip oldukları halde birbirlerini yok etmeye çalışmıyorlar.
Mehmet TolunKitabı okuyor
İstanbul
Ne muazzam bir güzellik! Burası bütün Ural-Altay kavimlerinin manevi payitahtı olmalıdır; medeniyet merkezi olmalıdır. Bütün İslav milletlerinin kıblesi Petersburg, İngilizce konuşanların mihrabı Londra olduğu gibi... Boğaziçi'nin iki kıyısında kurulacak birkaç üniversitede, Asya'daki Türk kavimlerinin irfana susamış gençlerini doyuracak birer ilim kaynağı mevcut olsa...
Bir tütüncü dükkanında Boğaziçi'nin, Haliç'in ve Sultanahmet Camisinin resimleri bulunan üç kartpostal gördü ve hemen aldı. Yakındaki bir çiçekçiden gül ve laleden oluşan bir demet yaptırdı. Kartları çiçeklerin arasına sıkıştırdı ve Gönül Hanım'a sunarken: –Türklerin müşterek vatanlarının muhabbeti sizin çiçek kalbinizde böylece saklı kalsın, dedi. Gönül cevap verdi: –Ebediyyen...
Vatanımdaki gençlerin belki yüzde otuzu eceliyle ölmemiş, savaş meydanlarında veya kışlalarda can vermiştir. Öyle olmayaydı, birkaç kadınla evlenmek mümkün olan memleketimde nüfus fazlalığı Rusya ve Almanya'yı geçerdi. Vatan sathı insanı kıt bir harabe halinde kalmazdı.
Bir arkadaş bulsam, ölümü göze alır, kaçar, Orhun vadisini, Karakorum, Karabalgasun, Koşu Çaydam harabelerini, bu Moğolların, Uygurların ve Türklerin üç eski başkentin, Kabe'yi tavaf eder gibi ziyaret ederdim.
Sayfa 19 - Mehmet TolunKitabı okuyor
Reklam
"Radloff" gibi Ruslaşmış Almanlar, "Thomsen" gibi Danimarkalılar eski medeniyetimizin, Kuzey Çin çölleri ortalarında kalan belirtilerini buldular. Bu manevi hazinelerin esrarını açtılar ve bizlere, atalarımızın bu gafil torunlarına, milli gururlar kazandırdılar. Bu şerefe layık mıyız?
Taklide, benzeşmeye sebep ne? Bizim de bir büyük milletimiz, tarihimiz, varlığımız yok mu? Baştan başa bütün Asya'yı, bir kısım Afrika'yı, Fransa sınırlarına kadar Avrupa'yı işgal eden bizim ırkımız olduğu halde bu asaleti ne çabuk gönlümüzden çıkardık? Biz benliğimizi tanımazsak, kimse bizi tanımaya tenezzül etmez. Başkasının artığını yiyen, elbisesini giyen saygıya layık değildir...
Sayfa 16 - GönülKitabı okuyor
Değerinin bilinmesi kadar insanı yüreğinden yakalayan duygu azdır.
Sayfa 363Kitabı okudu
Pek çok şey unutuluyor da, özellikle düşünmeden edilmiş bazı sözcükler hiç unutulmuyor.
Sayfa 328Kitabı okudu
Hiçi öğrenmişiz, ormana bakmayı, beklemeyi, ağlamayı.
596 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.