Deniz Kabuğu ile Konuşmalar
Sabahın erken saatleri olmasına rağmen hava çok sıcak. Bahçesinde meyve ağaçları olan denize yakın bir otelde kalıyoruz. Erol ağabeyin söylediğine göre kekik olmazmış adada, kokusu rüzgarla Yunan adalarından gelirmiş, mis gibi kekik kokuyor. Sözde sabah kalkar kalkmaz suya atacaktım kendimi fakat su kırbaç gibi, ayaklarımı sokmamla geri kaçmam bir
128 syf.
7/10 puan verdi
·
3 günde okudu
savaşk.
“mavisi küflenmiş bir akşam vakti” demleniyor bu şiirler, hani merak ettiyseniz diye söylüyorum. sonu var mı ki bu akşamüstülerinin, bilemiyorum. şair, -gururla söylüyorum ki- üniversite yıllarımı azmiyle, inancıyla, neşesiyle ve sesiyle süslemiştir. o pek bilmiyor tabii :). bu güzelim ilk, biriciği kitabını ondan habersiz ama imzalı :) bir şekilde alıvermiştim, kendimce demlemiştim. “ayaklarımı kestiler benim, uzun sürebilir veya bilmiyorum gelemem hiç olmayabilir, parmaklarım kıpırdıyor aslında, yüreğim de öyle. saçlarım da.” çok zarif, tatlı, derin bir umudu var; bitmesin, dinmesin hiç. “ben bir hayal kurdum içinde yalnız ben. gitmeye sebep buldum, içime uzaklardan sinen.” gitmek için geldiğimiz bu dünyada daha ne kadar gitmek isteyeceğiz, Allah bilir. :) “şiir şiir sallanacak dünya.” salladın bile, göğe değiyoruz, göğe! :) “alfabeye küsmüştüm birkaç kelime için.” oysa küs iken daha çok kelime biriktirmez mi insan? “bir şiir daha yazıyorum yokluğun için şair olup çıktık baksana.” :) en sevdiğim lina* ve ayaklarım* şiirlerini buraya özellikle dökmüyorum kii alıp siz okuyun, kaybolun bi güzel içinde, diye :) e artık siz de bi demlenirsiniz diye düşünüyorum, hazır üçüncü kitap da stoklarda almışken yerini. *ve sormak istiyorum şair beye, kendinden büyük, o kocaman kalbi taşımak bükmüyor mü belini, diye. :)
Savaşk
SavaşkErhan Karaman · Kavim Yayıncılık · 201312 okunma
Reklam
Bir gemiydim Battım Santa – İsabelle adasının önünde Şimdi 3200 metre derindeyim Sana ahtapot gözleri topluyorum Sana mürekkep balıklarının gözyaşlarını getireceğim Bırak beni Yosunlarla bir çeşmeden su içiyorum O derinliklerde bir mağarada buldum kendimi Önce garipsedim çıplaklığımı Utandım Sonraları alıştım güzelliğime Bir elim sendin Bir elim ben Ayaklarımı göremezdin Öyle uzaktaydı Sağ kolumu Mekke ‘de kestiler şafak vakti Utanmaz yalnızlığımla kaldım çaresiz
Ey benim özgürlüğüm! İstibdadın pençesine esir düşmüşsün. Keşke kafesini kırabilseydim ve seni uçsuz bucaksız, duvarsız, engelsiz temiz feza da uçurabilseydim. Fakat beni de ipe vurdular. Ayaklarımı, gözlerimi, kalemimi, ellerimi ve parmaklarımı kırdılar, dilimi kestiler, dudaklarımı diktiler!
Kader Kapıyı Çalıyor
O derinlerde bir mağarada buldum kendimi Önce garipsedim çıplaklığımı Utandım Sonraları alıştım güzelliğime Bir elim sendin Bir elim ben Ayaklarımı göremezdin Öyle uzaktaydı Sağ kolumu Mekke’de kestiler şafak vakti Utanmaz yalnızlığımla kaldım çaresiz Bitmez Haçlı seferi boyunca anlatsam maceramı Yakına gel Dört yanımız iri istakozlarla dolu Yalnız değiliz
Bir gemiydim Battım Santa – İsabelle adasının önünde Şimdi 3200 metre derindeyim Sana ahtapot gözleri topluyorum Sana mürekkep balıklarının gözyaşlarını getireceğim Bırak beni Yosunlarla bir çeşmeden su içiyorum O derinliklerde bir mağarada buldum kendimi Önce garipsedim çıplaklığımı Utandım Sonraları alıştım güzelliğime Bir elim sendin Bir elim ben Ayaklarımı göremezdin Öyle uzaktaydı Sağ kolumu Mekke ‘de kestiler şafak vakti Utanmaz yalnızlığımla kaldım çaresiz -Ümit Yaşar Oğuzcan-
Reklam
46 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.