Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.24
Diğer Evrenin Senaristi Üzerine
Bir roman düşünün; içerisinde romantizm, queer bir dünya, tutku, aşk, sevgi, ütopya, paralel evren ve daha nice olgu ve duyguyu içeren. Bir roman düşünün; bütün bu saydıklarımın inanılmaz bir sadelikle herkesin kalbinin en derinlerinde hissedebileceği ve herkesin kolayca anlayabileceği bir dille yazılarak bütün kalplere dokunabilen. Bir roman düşünün; beynimin içerisine saniyeler içinde sokmak istediğim. Elimden asla bırakmadan, -okumak okumak okumak- istediğim.
Arka kapakta yazanın dışında diyorum ki, bu kitabı homofobik olma hastalığını üzerinizde taşıyorsanız da okumalısınız. Çünkü kitapta sunulan aşk hastalığınız için iyileştirici bir güç olabilir. Korkmayın deneyebilirsiniz. Adım atmak size zarar vermeyecek en kötü ihtimalle adımınızı geriye çeker ve hastalığınızla sözde mutluluğunuza devam edebilirsiniz.
Her geçen gün insani duyguların unutulduğu ve kötüleşen dünyada böylesine güzel bir dünya yaratabildiği için Şeyda Aydın'a kocaman bir teşekkür etmeliyiz.
Şuana kadar okuduğum kitaplar arasında en etkilendiğim kitap oldu diyebilirim. Gerek yazım dili gerekse de konusu itibarıyla tüylerim diken diken oldu.
2004 yılında Nobel Edebiyat Ödülü alan bu yazarın kitabını merakla okudum. O dönemde yazdığı konu dolayısıyla çok tepki çekse de bana göre inanılmaz bir yazım dili var. Kitaba ilk başladığımda bu yazım diline alışmam biraz zor oldu. Yazar, kitap boyunca büyük harf kullanmamış. Sanki tiksinir gibi, cümleleri ezer gibi, yazdığından iğrenir gibi bir şeylerin farkına varmamızı istemiş. Küçümsediği, iğrendiği kelimeleri ise tamamen büyük harfle yazmış. Aslında yazar bize bir çok şey anlatmış, anlayana.
Kitabı okurken çok zorlandım. Sürekli ara vermem gerekti. Bazı şeyleri sindiremedim, bazı gerçeklerin yüzüme bu kadar dobra ve kolay söylenmesine dayanamadım ve aslında bu kadar haklı olmasına çok kızdım.
Paule ve Brigitte karakterlerin uzun ama çok basit hayatlarıyla yazar bize toplumdaki kadının yerini ( Aslında hiç olmayan yerini) anlatmış.
Bence herkesin okuması gereken fakat herkesin sevemeyeceği bir kitap. İnanılmaz başarılıydı.
224 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Roger Garaudy, İnsanlığın Medeniyet Destanı'nda kadim ve günümüz medeniyetlerini özellikle sanat bakışıyla ele alarak kendine has şekilde yorumlamış.
Kitabın geniş çaplı olarak İnsanın Doğuşu'ndan 21. Yüzyıla uzanan konu başlıklarına yer vermesi geçmiş, günümüz ve gelecek medeniyetleri için fikir sahibi olmamızı sağlıyor.
Medeniyet tanıtımlarının ardından o kültür içinden yetişmiş sanatkârların şiir, nesir ve sözlerine yer verilmiş olması, medeniyete dair öğrenilen bilginin bir değerlendirmesi oluyor.
Hindistan, Çin ve Japon medeniyetlerinin eserleri özellikle ilgimi çeken başlıklar oldu. Garaudy'nin yalnızca yazılı eserlere değil görsel sanatlarında da isimlerini vermesi minik bir araştırma yapmanıza vesile oluyor. Hakikaten etkileyici eserler mevcut.
Kitabın son başlığı olan 'İnsan Ancak Medeniyetler Diyaloğu Sayesinde Hayatta Kalabilir' yazısının şu an gündemimizi meşgul eden konulara da ışık tuttuğunu düşünmekteyim.
Kıymetli bir kitap. Okumalarınıza eklemenizi tavsiye ederim.
Yara bende
"Her şey senin şu anki yaşına ayak bastığım gün başladı."
Cümlesiyle söze başlayan yazarımız, daha ilk satırda beni eşsiz bir şekilde etkiledi. Sahi ben kaç yaşındaydım? 9, 13, 17, 25, 43 veya 70, belki daha da fazla. Hayata yeni mi gelmiştim yoksa her yeni gün yeniden geliyor muydum? Bu konuda söyleyebileceğim tek söz, insanın her
Dar Zamanlar üçlemesinin ilk kitabı olan Ölmeye Yatmak cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren 1960’lı yıllara kadar olan süreci anlatan belgesel tadında bir dönem eseri.
M. Kemal’in ölümünden sonraki yılları daha çok odak olarak almış tek partili bir Türkiye’nin politik sosyolojik kültürel ekonomik portresini eleştirel bakış açısıyla çizmektedir.
Albert Camus'un oyun türündeki eseri Caligula: Roma'nın tiranlığı ile bilinen zalim kralı Gaius Julies Ceasar Augustus Germanicus'tur. Nuri Bilge'nin Kış Uykusu filminde Aydın Bey'in çalışma odasında geçen sekanslarda duvarda asılı afiş dikkatimi çekmişti. Aydın Beyle yapılan diyaloglarda bir şekilde "Caligula" oyunun afişi kareye ilişiyordu. Alt metin okumasında bir anlamı var mıdır diye merak edip baktim ilk. Caligula'nin otoritesinden herkes nefret ederken bir yandan da içten içe zekasına hayran kalıyorlardı. Nuri Bilge Ceylan Aydın Bey ile Caligula arasinda böyle bir özdeşimi bilinçli olarak kurmuş mudur bilmiyorum ama benim kitabı okumam için bir bahane oldu. Albert Camus'nun diğer eserlerinde oldugu gibi satır aralarında yine varoluşsal serzeniş ve sorulara den geleceğiniz satırlara denk geleceksiniz. Fakat bu defa soruları olan bir insan değil de kararlı bir tiranın zihnini aktarmış. Belki siz ordan yeni sorular çıkarabilirsiniz. Iyi okumalar.
Çaldılar Çocukluğumu Habersiz..
———————————————————
ELEKTRONİK KİTAPLAR DİZİSİ - 3
———————————————————
Şeker Portakalı, popülerliğinden dolayı sürekli okumayı ertelediğim, felsefi veya düşünsel bir ağırlığı olmayan, fakat duygusal ağırlığın had safhada olduğu bir kitaptır.. Bu yüzden düşünsel veya felsefik bir ağırlık bekleyen okurların bu beklentilerini bu kitaba karşı
#1001kitap~~~
"Kuşkusuz Woolf'un en yoğun eseri, çağımızın da en olağandışı romanlarından biri." der Borges, bu okuduğum Virginia Woolf'un 3. kitabı ve her1i 1-1inden farklı ve güzeldi.
Canı istediğinde bukalemun gibi biçim, daha doğrusu cinsiyet ve kimlik değiştiren tarihi 1karakter olan Orlando, erkek olarak başladığı hayatını kadın olarak sürdürür, edebiyat sevdalısı, melankolik 1şairdir; çeşitli kimliklerde çıkar karşımıza Orlando ve değişken ruh halleriyle, yaptıklarıyla hep şaşırtır.
Orlanda, hem 1biyografinin bizzat kendi doğası hem de cinsiyet ve tarih üzerine kışkırtıcı 1irdeleme; ilk basıldığında şaşırtıcı biçimde oldukça popüler olan bu kitap 400 yıllık hayatı boyunca Orlando'nun maceralarını anlatır. Bunların içinde, çılgınca 1serüven, aşk ve cinsiyet değişimi vardır. Orlando karakteri, anlaşılan o ki, Woolf'un sevgilisi Vita Sackville-West'e dayanılarak oluşturulmuştur. Viktorya Dönemin değerlerini de eleştiren ve cinsiyet, özgüven, hakikat, kimlik, kişinin toplumdaki yeri, edebiyat gibi konulara da dokunur Woolf. Orlando, Virginia Woolf'un, yakın arkadaşı, biseksüel yazar Vita Sackville-West için yazdığı, fantastik 1 'sahte biyografi'dir...
Orlando'nun filmini de okuduktan sonra izledim ama kitaptaki tüm olay, duygu ve İstanbul kitaptaki gibi aktarılmıyor...
"Orlando" ölmeden önce okunması gereken 1001kitap arasındadır, çok çok severek okudum, ben yazarı zaten çok seviyordum daha çok sevmeme neden olan kitaptır, herkese sağlıklı mutlu huzurlu keyifli okumalar...
Günümüzde yetişkin çocuk farketmeksizin hala okunmaya devam edilen bu roman İlk kez 1968'de yayınlanmış olup bir Brezilya klasiğidir. Daha önce de paylaştığım Martı ve Küçük Prens gibi birçok 1000K üyesinin muhtemelen küçükken okuduğu bu roman hem duygulandırıyor hem de güldürüyor.
Çoğunlukla son derece zeki fakat afacan Zeze'nin ailesiyle ve yeni evlerinde ki portakal ağacıyla hikayesini anlatan bu kitabın aynı isimde bir filmi daha bulunurken örneği olan birçok film veya dizi gibi kitabın gerisinde kalır mı onu izledikten sonra öğreneceğiz.
İçindeki boşluğu dolduramayan Zehra. O boşluğu doldurmakta vesile olmaya gelmiş Betül. Zehra'nın çocukluk arkadaşı Sema. Yangından geriye kalan tek canı, kardeşi Emre. Ve biricik Yusuf'u. Kitabın heyecan verici karakterleri.
Yazar tevafuk kelimesini bir cümlede değil, bir kitapta anlatmak istemiş. Aynı zamanda Müslümanların halinden, Müslümanların halinin ne olması gerektiğinden, siyonizmin tarihinden kısa ve öz bahsetmiş. Ne olduğunu, ne olması gerektiğini merak edenler kitabı okumalı. Araştırma heyecanınız ve isteğiniz yoksa bu kitabı okuduktan sonra geleceğine inanıyorum. Tıpkı bana olduğu gibi :)
