Ben, insanlar arasında yalnız bir hayat yaşıyorum. İnsanlar içinde yalnız yaşamakla hayvanlar içinde yalnız yaşamak arasında dağlar kadar fark var. Çünkü vahşi bir hayvanın yanında güvende olabilir, şefkat ve sevgi ile onun yakınlığını kazanabilirsin. Eğer başarısız olur da vahşi hayvan sana saldırırsa, vücudundan başka bir şeyini parçalayamaz. İnsanlar ise şefkati ve sevgiyi senin zayıflığın kabul eder, senin ebedi ruhunun aylak aylak dolaşmasını uygun görürlerken, koydukları kanunlardan korkarak fani bedenine zarar vermekten kaçınırlar.
— İnsanın bir tutamağı olmalı.
— Anlamadım.
—Tutamak sorunu dedim.
Dünyada hepimiz sallantılı, korkuluksuz bir köprüde yürür gibiyiz. Tutunacak bir şey olmadı mı insan yuvarlanır.
Kimi zenginliğine tutunur; kimi müdürlüğüne; kimi işine.
Ben, toplumdaki değerlerin ikiyüzlülüğünü, sahteliğini gülünçlüğünü göreli beri, gülünç olmayan tek tutamağı arıyorum:
Gerçek sevgiyi!
Beş gündür onun beni bırakıp gitmesini beklemekle eskiden bana gelmesini beklemenin üzgünlükleri arasında hiçbir ayrılık yok. Uzadıkça dayanılmaz oluyor.