Aylak Adam’ı okumaya başladığımın ilk otuz sayfasında devam edemeyeceğimi düşündüm. Çünkü aynı sayfada anlatıcı birinci tekilken birden üçüncü tekile geçiyor ,uzun uzadıya betimlemeler falan derken kitabı rafa kaldıracağımı dusundum.şimdi bu düşündüğümden dolayı utanıyorum desem yeridir .. kitabın akışına,diline öyle bir alışıyorsunuz ki hiçbir satırı okurken zorlanmıyorsunuz. Hani ilk defa yattığın bir yemek dilinde farkli bir tat bırakır ,devam etmekle etmemek arasında gidip gelirken aslında o tadın çok hoşunuza gittiğini farkedip iştahla yemeye devam edersiniz.. Aylak Adam’ı en iyi böyle anlatabilecegımı düşünüyorum .
Romanın kahramanı ismi,cismi gizli ,herkesin aynı olduğunu düşünen ,herkes gibi olmayan ,olmamak için direnen C….
#C bir nevi ıssız adam rolünde … hayatın anlamını arayıp duruyor,okurken artık siz de C.günü düşünmeye başlıyorsunuz ,her sayfada biraz kendinizi sorguluyorsunuz …
Çok başkaydı Aylak Adam. Keske kitaplığımda bu kadar bekletmeseydim… 200 sayfalık bir hazine kitaplığımda beklıyormuş da ben bunu çok geç farketmiştim…