Hatırlayın, çocukken düştüğünüz için top oynamaktan vazgeçmediniz, oynamaya devam ettiniz. Şekeriniz elinizden alındığında alan kişiye küsmediniz, ona kin beslemediniz, bunu bir izzet nefis davasına dönüştürmediniz, belki o an çok kızdınız ama sonra unuttunuzuz, yaralanmadınız. Sildiniz kafanıza atan arkadaşınız sizi çok ağlatsa da ertesi gün elinden tutup yine birlikte okula gittiniz onunla. biricik sınıf arkadaşımız taşınıp gittiğinde bir daha arkadaş edinmemeye yemin etmediniz, sonunda yine ayrılık olabilir korkusuyla yeni arkadaşlıklar edinmekten kaçınmadınız, sevmeye devam ettiniz, güvenmeye ve yeni dostluklar edinip gelişmeye devam ettiniz, gürül gürül akıp gitti mi hayatın içinde. Tecrübelerinizyn adına “yara“ koymadınız.
“Aşk” hiç bu kadar can yakmamıştı Bahşı ve Kaknussia için.
Yazarın tarih sofralarından çıkıp gelen aşkla harmanlanan eseri her zaman olduğu gibi yine sürükleyiciydi. İskender Pala’nın kalemi oldukça akıcı olduğu için eserlerini elinize aldığınızda bitirmeden bırakamıyorsunuz.
Eser, dönemin sultanının külliye yaptırmak istemesi ve bunun için kazma alıp gelmesi için Dülger Bahşı’yı görevlendirmesi ile başlıyor. Bahşı, kazma almaya gider dönüşte ise 20 yıldır hasretle yollarını gözlediği sevdiğini gördüğünü söyler. Sevdiği sandığı kişi ise sevdiği değil ama yine ona çok yakın biridir.
Hasretini çektiği dilberi bulduğunu sanan Dülger Bahşı’nın çilesi burada bitmez. Yıllarca sürecek olan ayrılık ateşi hala daha devam eder.
Bulduğunda vuslat onlara sadece bir gün verir, ertesi gün ise tamamen yitirmek üzere kaybeder.
Yıllar sonra Kaknussia’nın mezarında aşk sarmalının yitikleri bulunur ve hepsi de aynı anda sevdiklerine kavuşmuşlardır…
Aşk Hikayesiİskender Pala · Kapı Yayınları · 20231,686 okunma
"Çocukken düştüğünüz için top oynamaktan vazgeçmediniz. Oynamaya devam ettiniz. Şekeriniz elinizden alındığında alan kişiye küsmediniz ona kin beslemediniz, onu bir izzetinefis davasına dönüştürmediniz. Belki o an çok kızdınız ama sonra unuttunuz, yaralanmadınız. Silginizi kafanıza atan arkadaşınız sizi çok ağlatsa da ertesi gün elinden tutup yine birlikte okula gittiniz onunla. Biricik sınıf arkadaşınız taşınıp gittiğinde bir daha arkadaş edinmemeye yemin etmediniz, sonunda yine ayrılık olabilir korkusuyla yeni arkadaşlıklar edinmekten kaçınmadınız, sevmeye devam ettiniz, güvenmeye ve yeni dostluklar edinip gelişmeye devam ettiniz. Gürül gürül akıp gittiniz hayatın içinde. Tecrübelerinizin adını yara koymadınız. Büyürken korkutuldukça ve gerçekten çok korktuğunuzu hissettikçe tecrübelerinize yara ismini vermeye başladınız. Artık deneyim kazanmakla birlikte yaralanmaya da başladınız. Giderek zırhlar edindiniz kendinize, katılaştınız. Güçlü olmak için daha sert bir dil, daha mesafeli bir tavır, daha kaçıngan bir tutum aldınız. Her an savaşa, savunmaya ya da çatışmaya hazır bir insana dönüştünüz, ne kadar katılaştıysanız o denli incinmeye devam ettiniz. Ayrılık ihtimali var diye yeni insanları sevmekten kaçtınız, yine aldatılma ihtimali var diye güvenmekten geri adım attınız, yeniden düşmekten korktuğunuz için düştüğünüz yerde kalmayı tercih ettiniz. Oysa çocukluğunuzdan beri bildiğiniz en iyi şey her şeye sıfırdan yeniden başlamak değil miydi? Yeniden ayağa kalkmak ve yeniden aynı coşkuyla defalarca düşmek pahasına aynı sevgiyle yürümeye devam etmek değil miydi?"
Aaaaaayyyy diye çığlık atacağım şimdi. Nasıl güzeldi nasıl. Eridim bittim arkadaşlar okurken. Allah'ımmmm geberiyorum çok mu çok güzeldi be Evetttt serinin ilk kitabı Mihrem' in, Semih' i yanlış anlaması ile bitmişti. ( Ki Mihrem ile birlikte okuyucu da yanlış anlıyor. Semih' im yapmaz diyemedim valla o an ama sonra içimi
Artık eskisi kadar dokunmuyor bana;
ne vefasızlık
ne de zamansız bir ayrılık.
Heybem ağzına kadar bunlarla dolu zaten
Bugün canımsın diyenleri
ertesi gün
“eyvallah” demelerine dahi alıştım.
Bu saatten sonra
hiçbir şey şaşırtamaz beni.
Artık herkesin
bir “gider payı” var gönlümde.
Şimdi saat sensizliğin ertesi
Yıldız dolmuş gökyüzü ay-aydın
Avutulmuş çocuklar çoktan sustu
Bir ben kaldım tenhasında gecenin
Avutulmamış bir ben...
Şimdi gözlerime ağlamayı öğrettim
Ki bu yaşlar
Kış çok çetin geçmişti, bütün orman soğudu
Hayvanlar çok üşüdü, kimi canından oldu.
Ayılar ine girip kış uykusuna daldı
Göçmen kuşlar soluğu sıcak ülkede aldı.
Karıncalar tüm yazı erzak için geçirdi
Kış gelmeden yuvaya girerek rahat etti.
Günaydın. Ayrılık, terk edişler yahut edilişler... Sonra? Sonrası keder. Hjorth, "Kopmak ölüm gibi, diye düşündüm; başlarda insanın canını yakıyor, sonra yokluğa alışıyorsunuz, diğeri, ölen kişi, yavaş yavaş yok olup sizden uzaklaşıyor." derken bundan bahseder. Bu keder acı ama geçiyor. Sonra? Sonrası buruk da olsa, sonrası iyilik
Herkes içindir aşk da ayrılık da, yalnızca birkaç kişi ölür acıdan. Ne zaman bir düş kursam, ertesi gün hayal kırıklarını topluyorum. Bazı gecelerin sabahı yoktur yalnızca karanlık olarak kalırlar. Uzak dediğin önce içinde birikir insanın, sonrası yalnızca yoldur.
Sevgililer günü mü?
*Gereksiz masraf.
*Bir iki saatlik mutluluk için. Ertesi günün getireceği bir ayrılık.
*Ve en önemlisi de. Çiftlerin eşlerin sevgilerini sadece bir güne sıkıştırılmış hali.
Sevgiliye eşe her gün sevgililer günüdür. Seviyorsanız kanmayın böyle gereksiz çoğaltılmış günlere.
İyi geceler ✨✨