Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Aysel Kılınç

Eminim kadınlar bir varlık olarak her durumda değerli olduğuna inandırılmış, erkekler de iktidar sahibi olmak yerine sevgiye adanmış olsaydı her yer çiçek açardı ve sevme hikâyelerinin çok fazla kazananı olurdu.
Sayfa 141 - Küsurat Yayınları
Reklam
Eminim kadınlar bir varlık olarak her durumda değerli olduğuna inandırılmış, erkekler de iktidar sahibi olmak yerine sevgiye adanmış olsaydı her yer çiçek açardı ve sevme hikâyelerinin çok fazla kazananı olurdu. İlk adımı kimin attığının önemi yoktur. Kimsenin olamayacağı kadar serinkanlı davranıp duygularına gem vurmanın da gereği yoktur. İhtiyacımız olan en değerli araç; görkemli, bilinçli bir özgüvendir. Geleneksel ve ataerkil toplumların psikolojisinin en zayıf halkası özgüven tesisidir. Nasıl davranacağının ve doğrunun ne olduğunun, ebeveynler ve otorite figürleri tarafından oluşturulması gerektiğini öğrenmiş bireyler, ilişkilere başlarken ve onları sürdürürken stratejilere başvururlar. Sorgulamak tehlikeli görüldüğü için verileni ezberleyen ve katıksız doğru olduğu inancıyla yaşayan birey, böylece kendi sorumluluğunu almaktan da karar mekanizması olma kaygısından da muaf olur.
Sayfa 141 - Küsurat Yayınları
Toplum neszdinde tek başına yaşayan bir kadın da eşliler kadar değer görseydi, birini ele geçirme stratejileri hâlâ bu kadar revaçta olur muydu? Bir kurtarıcıya muhtaç olduğuna şartlandırılmış kadın, hüzünlü bir "seçilmemiş" olduğuna inandırılmasa kendi hayatını inşa edecek her şeye sahip bir varlık, bir özgüven heykeli olarak yetiştirilmiş olsa boşandığında toplum tarafından daha alçaktaki koltuğa layık görülmeseydi bu savaş boyalarını sürmeye kalkışır mıydı hâlâ? Yoksa suyun yıkadığı yüzüne güvenir miydi? Eminim kadınlar bir varlık olarak her durumda değerli olduğuna inandırılmış, erkekler de iktidar sahibi olmak yerine sevgiye adanmış olsaydı her yer çiçek açardı ve sevme hikâyelerinin çok fazla kazananı olurdu.
Sayfa 141 - Küsurat Yayınları

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
-Kafa dediğin eskir, ihtiyarlar, ölür bile insan ölmeden, dedi. Sonra kalbini gösterdi: -Eskimeyen, eksilmeyen şey buradadır.
Sayfa 53 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Fatih Sultan Mehmed'in ordusu İstanbul şehrini zaptettiği zaman bu şehrin bir semtine Cebe Ali adında bir Türk kumandanı karargâh kurmuştu. Bu karargâha gidip gelen Türkler o semte o kumandanın adını verdiler. Türk telaffuzundan bu semte ya "Cebeli" veya "Cabalı" demesi beklenirdi. Fakat öyle olmadı. Halkımız bu İstanbul köşesini Cibâlî âhengiyle güzelleştirdi. Çünkü Türkiye Türklerinin dilinde artık bir "uzun hece" zevki vardı ve bu zevk yeni vatanın, yeni coğrafyanın terennümüydü.
Sayfa 22 - Kubbealtı YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Mesuliyet duygusunu herkese şâmil bir hâle getirene kadar insanlık daha çok hata yapar.
Sayfa 222 - Dergâh YayınlarıKitabı okudu
Kitaplarla, resimlerle, güzel şeylerle dolu olan, insanların alçak sesle konuştukları, kendilerinin ve düşüncelerinin temiz olduğu bir havayı solumak istiyorum.
Vatan meselesi çıkınca insanoğlu değişiyor. Galata'yı tutanlar kimlerdir, bilir misin? Polis, sabıkalılar, külhanbeyler falan. Evet, polisle sabıkalı el ele verdi. Garip değil mi? Ama adı üstünde, Millî Mücadele bu! Bu ateşte sabıka falan kalmaz, hepsi temizlenir.
Sayfa 160 - Dergah YayınlarıKitabı okudu
Dünyada başka mesut milletler de vardı. Onların bizim yaşlardaki gençleri, hiç de bizim bu anda olduğumuz gibi bir "olmak ve olmamak" meselesiyle meşgul değildiler. Onlar aşkı, sporu düşünüyorlar; yaşlarının tabiî iştiyakları ve meseleleriyle meşgul oluyorlar, kurulmuş bir hayatın imkânlarından istifade ederek çalışıyorlardı. Biz ise el parçası kadar bırakılmış, çok harap bir vatanda yaşamak imkânlarını düşünüyorduk.
Sayfa 152 - Dergâh YayınlarıKitabı okudu
Sosyal medya, partner adaylarına ulaşmada "asrın buluşu" rolü oynamaktadır ancak gelirken yanında ilişki kurma biçiminde sığlığı, aidiyetsizliği, kopukluğu, kendine yabancılaşmayı da getirmiş, zaten can çekişen ilişki modellerine bir yeni sorunlu dil daha eklemiştir.
Sayfa 73 - Kusürat Yayınları
Reklam
En çok hataya düşenler, kendilerinden kudretlerinin üstünde şeyler isteyenler; kendilerini olduğu gibi kabul etmeyenlerdir.
Sayfa 86 - Dergah YayınlarıKitabı okudu
Ancak zaaflarımızı seven bizi hakkıyla sever, meziyetlerimizi herkes zaten kabul eder.
Sayfa 94 - Dergah YayınlarıKitabı okudu
Hoş olmayan duygular sadece olumsuz bir şey düşündüğünüzün ve ona inandığınızın göstergesidir. Duygularınız, yavru ördeklerin annesini izlemesi kadar mutlak biçimde, düşüncelerinizi izler. Ama yavru ördeklerin sadakatle izlemesi, annenin gittiği yeri bildiğini göstermez. ... Duygularınızın hiçbiri o kadar da özel değil. Aslında, duygularınız, çoğu zaman olduğu gibi, çarpıtılmış bilinçlerinizin ürünü olduğundan pek de istenilen şeyler değildir.
Sayfa 70 - PsikonetKitabı okuyor
Çoğu kişi şimdiki hayatlarında yaşadıkları problemlerle anne- babalarının davranışları arasındaki ilişkiyi göremiyordu.
Sayfa 16 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
110 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.