Tütsü,'yü sevmek
Bir Balkan ülkesinin başkentin deki bir sarayda gördüm Tülsü'yü. Daha otuzunda bile değildi. Bense altmışımı geçmiştim. İki erkeğin arasında, mermerden parmaklığın geniş küpeştesine yanlamasına oturmuştu. Elindeki geniş karınlı bardakta al kırmızı bir içki vardı. Ayakta duran iki erkeğin konuşmalarına güldükçe, kırmızı içki çalkalanıyordu. Saçları kızıl, gözleri koyu siyahtı. Beş yıl önce hiç ummadığım bir yerde... Hep ummadığım yerlerde ve zamanlarda görüyorum Tülsü'yü. Bir ilçedeki bir bankaya girmiştim, bir de baktım, az ötedeki banka memuruyla konuşuyor. Gözleri yeşildi, saçlarını topuz yapmıştı. Hemen çıktı bankadan, kapıdaki arabaya binip gitti. Son olarak geçen yıl gördüm, bir Akdeniz kentinin bir kıyı motelinde. Yirmi başında var yok, incecik bir dal... Ben odamın önündeki çardağın gölgesinde kitap okuyordum. "Affedersiniz, saatiniz kaç?" sesine başımı kaldırdım ki, karşımda Tülsü... Yanında bir delikanlı. Denizden daha yeni çıkmışlar, su damlaları üstlerinde tomur tomur. Saati söyledim. Teşekkür etti. Yüreğim duracak sandım. Gittiler. Bir daha görmedim o motelde.
Nesin yayınlarıKitabı okudu
184 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Eskimeyen Yazılar
"Az Gittik Uz Gittik" Aziz Nesin'in ilk baskısı 1959'da yapılan gazete, dergi yazılarından oluşan kitabı. İlk baskıda 1956-1959 yıllarında yazdıklarından oluşuyor ancak yeni baskılar yapıldıkça yeni yazılar eklenerek bugünkü son halini almış. Kitabı, kimi adları ve olayları bilmeseniz dün yazılmış gibi okuyabilirsiniz. O günlerden bugüne güncelliğini yitirmeden gelmesi üzücü. Aziz Nesin'in o yıllarda eleştirdiği, dikkat çektiği konuları bugün de tartışıp konuşuyor aydınlar, çözüm üretmeye çalışıyorlar. Kitap gazete, dergi yazılarından oluştuğu; akıcı bir dille yazıldığı için bir solukta okunuyor. Yakın tarih ile günümüzün karşılaştırmasını yapmak isterseniz, Aziz Nesin'in kitaplarını seviyorsanız mutlaka okuyun derim.
Az Gittik Uz Gittik
Az Gittik Uz GittikAziz Nesin · Nesin Yayınları · 2016255 okunma
Reklam
Affedersiniz, bir eşek insan gibi konuşuyor. A, Eşek konuştu! diye şaşırıyoruz. «Aman bizde konuşan eşekler de var, diye seviniyoruz. Biz, konuşan eşek değil, yük taşıyan eşek, buna karşılık yük taşıyan insan değil, konuşan insan istiyoruz.
Geçen Demirci'de tıraş oluyorum. Berber siyaset konuşuyor, "Ağabey ne demiş Nazım Hikmet, Türk milletinin yüzde 90' ı goyun" dedi. Diyemedim o Nazım Hikmet değil, Aziz Nesin; goyun değil, aptal; 90 değil, 60 diye ... Sonra durdu, "Çok bilmek kötü ağabey, en iyisi okumamak, onlar mutlu bu ülkede" dedi. Doğru dedim.
272 syf.
8/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Olayların baş kahramanı İbrahim Zübükoğlu. Tam bir dalavereci. Ama sadece onun dalavereci olmasıyla ilerlemiyor mevzular. Millet de bir o kadar dolandırılmaya müsait. (Bir yerden tanıdık gelen bir durum ama... neyse şimdi...) Tek tek diğer kahramanların ağzından anlatılıyor hikayeler. Çiftverenoğlu Hamza Bey, Allah'ın Kulu İsmail Efendi, Gedikli İhsan Efendi, Allah Selamet Versin Murtaza Bey, Aklı Evvel Bedir Hoca, Tüccardan Emin Efendi gibi karakterler konuşuyor, anlatıyor Zübük'ü. Hem Zübükzade'nin türlü oyunlarını anlatıyorlar hem tarafsızlar, kendi -amiyane tabirle- kerizliklerini, iki yüzlülüklerini açık ediyorlar. Her defasında oyuna gelip sonrasında ahlanıp vahlanıyorlar. Bir hışımla intikama gidip daha beter kul köle olup dönüyorlar. Hani nasıl desem şöyle açız, böyle pahalılık falan deyip de sandıkta yine... Neyse siyasi konuşmayalım. Kitabın sonuna doğru Almanca öğretmeninin arkadaşına yazdığı mektupta bir an için acaba millet mi iftiracı tereddütüne düşülüyor ama sonunda öğretmen de alıyor Zübük'ten payını. Zübükler tek başına zübük olmuyor velhasıl, biraz da biz diyoruz gel başımıza zübüklük yap da geç içimizden diye. Filme uyarlanmış hali de varmış, başrolünde Kemal Sunal varmış. Ama ne hikmetse yayınlanmıyormuş hiçbir yerde. Nedendir acaba? Neyse...
Zübük
ZübükAziz Nesin · Nesin Yayınevi · 20126,3bin okunma
1946, belki 1947 yılı. . . Beyoğlu'nda İstiklal Caddesinin yokuş aşağı olan yan sokaklarındaki meyhanelerden birindeyiz. İlhan Selçuk, Çetin Even, Çetin Altan ve daha adlarını anımsayamadıklarım. Yanlarımızda eşlerimiz de var. Çetin Altan yüksek sesle konuşuyor ve bana sık sık ulan diyor. Bu sözü hiç sevmiyorum. Bunu söylemek bir içtenlikse, bir yakın olma belirtisiyse, Galatasaray Lisesi öğrenciliğin­ den tanıdığım Çetin Altan'la o günlerde yeni yeni tanışıyoruz. Ulan lafından çok sıkılıyorum ama, o sırada sıkıldığımı belli etsem tatsızlık olacak, içki sofraının keyfi kaçacak, hele eşlerimizin yanında . . . Hiç aldırış etmiyorum. Böyle durumlarda.
Sayfa 795 - Nesin yayınevi 2015Kitabı okudu
Reklam
138 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.