Hezkirin ne tu bû
Lê dil ser te bû
Dil kerr bûye
Dev ji bernade evîne
Ez bûm sêwîye de
Du bûyî jinbava min
Evîn ev qas ne êş e.
Lê de evîn jî êşand
Sed mixabin ji bû min
Sed hezar mixabin ji ser te.
Ali Şeriati
İslamoğlu’nun sitayişle bahsettiği ve öve öve bitiremediği Ali Şeriatî’nin MUHAMMED KİMDİR kitabına bakalım ve “İnsanın eseri o insanın kendisidir” fehvasınca, Şeriatî’yi kendi eserinden tanıyalım.
Ali Şeriatî’nin bu eseri, 1988 Ankara baskılı. Basan Fecr Yayınevi.
Şeriatî İranlı bir şiî. Bizde İranlılara acemler derler. Dilimizdeki
Habbab b. Eret (r.a) müşriklerin hem kendisine hem de Müslüman kardeşlerine yaptığı işkencelerden dolayı Efendimiz'in (s.a.s) yanına gelip bu zulümlerin ne zaman biteceğini, zaferin ve Allah'ın yardımının ne zaman yetişeceğini sorup, ondan dua istemişti.
Efendimiz (s.a.s):
"Sizden önceki ümmetler içerisinde öyleleri vardı ki, toprak kazılır, sonra bir demir testere getirilir, başının üstüne konurdu da onları dinlerinden caydıramazlardı. Demir taraklarla etleri taranır, kemiklerinden ayırt edilirdi de onlar dininden yine vazgeçmezdi. Allah elbette bu davayı tamamlayacak ve bütün dinlerden üstün kılacaktır. Öyle ki, hayvanına binip San'a'dan Hadremut'a kadar tek başına giden bir kimse, Allah'tan başkasından korkmayacak, koyunları için de kurt saldırmasından başka bir şeyden endişe duymayacaktır. Fakat siz acele ediyorsunuz!
Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
"Kul güzelce abdest alıp namaza kalkar ve rükûyu, secdeyi ve kıraati tam/eksiksiz olarak yaparsa namaz ona şöyle der: ‘Beni gözettiğin gibi Allah da seni gözetsin.' Sonra o namaz, nur ve ışık saçarak göğe yükseltilir. Göğün kapıları ona açılır. Nihayet o, Allah Teala'nın huzuruna varır ve sahibine şefaat eder. Ama kul abdesti, rükûyu, secdeyi ve kıraati zayi edip düzgün yapmazsa namaz ona şöyle der: ‘Beni zayi ettiğin gibi Allah da seni zayi etsin!" Sonra o namaz göğe yükseltilir, ama göğün kapıları ona kapatılır. Ardından o, eski bir elbisenin dürülmesi gibi dürülür, sonra da sahibinin yüzüne çarpılır."
"Rasûlullah (s.a.v) namaz kılarken karganın yeri/leşi gagalaması gibi (aceleyle eğilip kalkmayı), yırtıcı hayvanlar gibi (kolları yere) yayarak (secde etmeyi) ve mescidde belli bir yeri (tıpkı devenin kendisine yer belirlemesi gibi) mekân edinmeyi yasakladı.”
Muslim, K. el-Mesâcid ve Mevâdi'u's-Salât (137/160); Nesâî, Sahîhu Sunen-i Nesâî, K. Mevâkît, (487 Ebû Dâvûd, Sahîhu Sunen-i tbi Dâvûd, K. Salât, (399/413),Kitabı okudu
Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu:
“İşte münafığın namazı. Güneş şeytanın iki boynuzu arasına gelene (batmaya yaklaştığı ana) kadar bekler ve kalkıp dört rekat gagalar. Namaz içinde de Allah'ı çok az zikreder. ”