“Gerçek iyilik, yüzlerinizi doğu ve batı yönüne çevirmeniz değildir. Asıl iyi
olan, Allah’a, âhiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanan kimsenin
yaptığıdır” (el-Bakara 2/177).
DİNİ İNANÇ
Dinler bildirdikleri esaslara tamamıyla inanılmasını bağlanılmasını isterler.
Başta peygamberler olmak üzere dinlerin bağlıları insanları inandırmaya çalışırlar.
Allah Kur'an'da insanlardan tam bir teslimiyet istemektedir.
"Hayir, Rabbin hakkı için onlar, aralarında çıkan işlerde seni hakem yapıp sonra da verdiğin
92. Allah yolunda sevdiğiniz şeylerden harcamadıkça iyiliğe asla eremezsiniz. Ne harcarsanız Allah onu hakkıyla bilir.
["İyilik" diye çevirdiğimiz birr terimi "kişiyi Allah'a yaklaştıran iman, ibadet ve ahlâk ile en doğru ve en güzel hayatı yaşamak" manasına gelir. Kişi sevdiği nimetleri Allah yolunda kullandığı takdirde ancak iyiliğe ulaşır ve cennete girmeye hak kazanır. Âyette Allah yolunda yapılan harcamaların işe yarar, kıymetli şeylerden olması istenmektedir (birr hakkında bk. Bakara 2/177).]
"İyi ya da iyilik nedir? Bu soruyu cevaplandırabilmek için şu ayetlere
gitmemiz gerekiyor: Bakara 177'ye göre iyilik, yüzünü doğuya batıya çevirmek değildir. İyilik şu eylemlerde bulunmakta, ya o eylemlerle elde edilmektedir: "Allah'a, ahirete,meleklere, kitaplara, peygamberlere iman, sevdiği malından fedakârlık edip yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilencilere ve kölelerin özgürlüğüne kavuşturmaya
vermek, namazı kılmak, zekâtı vermek, sözünü yerine getirmek, çeșitli kötü șartlarda sabırlı davranmak ve bu eylemlerin sonucunda doğruluğu ve takvayı yakalamaktır."
177. (Ey ibadet edenler!) İyi ve erdemli olmak (yalnızca) yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir.¹ Fakat iyi ve erdemli (muttaki) kişi; Allah'a, âhiret gününe, meleklere, Kitab'a (Kur'an'a) ve peygamberlere inanıp mali(ni), sevgisine rağmen (Allah rızası için) akrabaya, yetimlere, yoksullara ve yolda/sokakta kalmışlara, dilenenlere ve boyunduruk altında bulunanlara (kurtulmaları için ihlasla) veren, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren, ahitleştiği zaman sözlerini yerine getiren, sıkıntıda, hastalıkta ve savaşın şiddetlendiği anda sabredendir. İşte (imanlarında, yaptığı iyilik ve taatte) doğru olanlar onlardır. Ve takvâya erenler de onlardır.
Sayfa 26 - ¹Önceki hıristiyanlar, doğuya; Medine ve çevresindeki yahudiler ise kuzeybatıya düşen Beyt-i Makdis'e yüzlerini dönerek ibadet ediyorlardı. Müslümanlar da Kâbe'den önce Beyt-i Makdis'e veya uygun gelen cihete dönüp ibadet ediyorlardı. Burad