"Bu kitabın hak olduğunda hiçbir şüphe yoktur. Fa kat o ancak takva sahiplerine kılavuzdur. "93 "
Bu kitabın âyetleri iman eden bir kavim için gözleri açan birer ışık, hidâyet ve rahmettirler. "94
"Biz Kur’ân ’ı müminler için bir şifâ ve rahmet olmak üzere indiriyoruz. Zâlimlerin ise, o sadece zararlarını (günah ve azapları) arttırıyor. "95 "
İndirilen Kur’ân âyetleri iman edenlerin imanlarını arttırır ve onları sevindirir. Kalplerinde küfür hastalığı olanların ise, pisliklerine (küfür, kin ve kahırlarına) pis lik ekler. "96
93 - Bakara, 1.
94 - A ’râf, 103
95 - İsrâ, 82
96 - Tevbe, 124, 125.
İsrâiloğulları’nın altından bir buzağı yapıp onu ilâh edinmeleri, onların âhireti terk edip tamamen dünyalık toplamaya yöneldiklerini göstermektedir. Bir müddet sonra, âdeta parayı ilâh edindiler. Bu yanlış yolda o kadar ileri gittiler ki, sonunda altından bir put yapıp ona tapınmaya başladılar ve böylece içlerindeki duyguyu herkesin göreceği şekilde müşahhaslaştırdılar. Bugün de “altın” denildiğinde yahudilerin akla gelmesi, herhalde bu anlayışın bir devamıdır.
23. Allah katında, O'nun izin verdiği kimselerden başkasının şefaati yarar sağlamaz. Sonunda kalplerinden korku giderilince, "Rabbiniz ne buyurdu?" derler. Onlar da şu cevabı verirler: "Hak olanı buyurdu. O yücedir, uludur."
[Başka yorumlar da bulunmakla birlikte birçok müfessire göre âyetten, âhirette gerek başkalarına şefaatçi yapılma gerekse şefaat edilme umudu taşıyanların bir endişe ve heyecan dönemi yaşayacaklarına ve uzun bir bekleyişten sonra iznin verileceğine işaret edildiği anlaşılmaktadır. İzin çıktığı belli olduğunda korkuları zâil olur, birbirlerini müjdelemeye başlarlar, "Rabbiniz ne buyurdu?" diye sorarlar... (Zemahşerî, III, 258). Değişik görüşleri nakleden Taberî'nin -konuyla ilgili rivayetler ışığında- yaptığı tercih şudur: Allah katında ancak O'nun şefaatine izin verdiklerinin şefaati fayda sağlar, Allah'ın kendisine bu yönde müsaade verdiğini duyan kişi büyük bir heyecan duyar, nihayet bu heyecan yatıştığında, "Rabbiniz ne buyurdu?" diye meleklere sorar... (XXII, 89-93; şefaat hakkında ayrıca bk. Bakara 2/48, 255).]
ALLAH iyi işler yapanları sever." (Mâide, 93), "ALLAH kötülüklerden sakınanları sever." (Tevbe, 9),
"ALLAH adâlet gözetenleri sever." (Hucurât, 49),
"ALLAH kötülükten pişman olan, istiğfar eden ve özür dileyen kimseleri sever." (Bakara, 222), "ALLAH iyilik yapmak ve kötülükten sakınmak konusunda sabır ve direnç gösterenleri sever." (Al-i İmrân, 146),
"ALLAH kendisine güvenip dayananları sever." (Al-i İmrân, 159)