İbn Kayyım el-Cevziyye, İgasetu’l-Lehfan fi Mesayidi’ş-Şeytan adlı eserinde
der ki:
Peygamberlerden başkaları, şahsî düşüncelerinde ve ilhamlarında hata da ederler,
isabet de. Onların zan ve ilhamları, düşünceleri ve hatıraları
80, Allah’ın kulları için delil ve
hüccet niteliği taşıyamaz.
Allah’ın ilhamına mazhar olanların sadatı, ashab-ı
"Bu kitabın hak olduğunda hiçbir şüphe yoktur. Fa kat o ancak takva sahiplerine kılavuzdur. "93 "
Bu kitabın âyetleri iman eden bir kavim için gözleri açan birer ışık, hidâyet ve rahmettirler. "94
"Biz Kur’ân ’ı müminler için bir şifâ ve rahmet olmak üzere indiriyoruz. Zâlimlerin ise, o sadece zararlarını (günah ve azapları) arttırıyor. "95 "
İndirilen Kur’ân âyetleri iman edenlerin imanlarını arttırır ve onları sevindirir. Kalplerinde küfür hastalığı olanların ise, pisliklerine (küfür, kin ve kahırlarına) pis lik ekler. "96
93 - Bakara, 1.
94 - A ’râf, 103
95 - İsrâ, 82
96 - Tevbe, 124, 125.
🌱 NEFS 🌱
● Çok kıymetli olmak, cimrilik etmek, haset etmek, nazar etmek, kadın âdet görmek, layık görmemek anlamlarındaki "n-f-s" kökünden türeyen nefs (çoğulu, enfüs ve nüfüs) sözlükte ruh, can, akıl, insanın şahsı, bir şeyin varlığı, zatı, içi, hakîkati, beden; ceset, kan, azamet, izzet, kötü söz, bir şeyin cevheri, arzu ve istek
İsrâiloğulları’nın altından bir buzağı yapıp onu ilâh edinmeleri, onların âhireti terk edip tamamen dünyalık toplamaya yöneldiklerini göstermektedir. Bir müddet sonra, âdeta parayı ilâh edindiler. Bu yanlış yolda o kadar ileri gittiler ki, sonunda altından bir put yapıp ona tapınmaya başladılar ve böylece içlerindeki duyguyu herkesin göreceği şekilde müşahhaslaştırdılar. Bugün de “altın” denildiğinde yahudilerin akla gelmesi, herhalde bu anlayışın bir devamıdır.
Bu özellikler bizde yok ise sorun bizde ve bu sorun göz ardı edilebilecek bir sorun değil
👉Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla,
👉1. İnsanlar arasında adaletle hükmederler. (En’am-151)
2. Allah'a asla şirk koşmazlar. (Furkan-68)
3. Namuslarını (ırzlarını) korurlar. (Furkan-68)
4. Hakkı bile bile gizlemezler. (Bakara-44)
5. Namazlarını
23. Allah katında, O'nun izin verdiği kimselerden başkasının şefaati yarar sağlamaz. Sonunda kalplerinden korku giderilince, "Rabbiniz ne buyurdu?" derler. Onlar da şu cevabı verirler: "Hak olanı buyurdu. O yücedir, uludur."
[Başka yorumlar da bulunmakla birlikte birçok müfessire göre âyetten, âhirette gerek başkalarına şefaatçi yapılma gerekse şefaat edilme umudu taşıyanların bir endişe ve heyecan dönemi yaşayacaklarına ve uzun bir bekleyişten sonra iznin verileceğine işaret edildiği anlaşılmaktadır. İzin çıktığı belli olduğunda korkuları zâil olur, birbirlerini müjdelemeye başlarlar, "Rabbiniz ne buyurdu?" diye sorarlar... (Zemahşerî, III, 258). Değişik görüşleri nakleden Taberî'nin -konuyla ilgili rivayetler ışığında- yaptığı tercih şudur: Allah katında ancak O'nun şefaatine izin verdiklerinin şefaati fayda sağlar, Allah'ın kendisine bu yönde müsaade verdiğini duyan kişi büyük bir heyecan duyar, nihayet bu heyecan yatıştığında, "Rabbiniz ne buyurdu?" diye meleklere sorar... (XXII, 89-93; şefaat hakkında ayrıca bk. Bakara 2/48, 255).]
Yalnız Kur'an, Tevrat gibi uzun yıllar arasında yazılmamıştır. Muhammed'in vahi olarak söylediklerinin küçük bir kısmı ken- di zamanında taşlar, hurma dalları, ağaç yaprakları, kemikler üzerine yazılmış, büyük kısmı da bazı kimseler tarafından ezberlenmiş. Peygamber öldükten sonra bu ezberleyenlerden bazıları savaşlarda ölmeye başlayınca
Rabbim sana sadık, sana sadakatli bir kul olmadan geçirdiğim yıllar için bağışla. Şüphesiz sen en çok af dileyenleri sever, sonsuz merhametinle affedersin.
Sûrelerde verilen öğütleri ve sûrelerin nelerden bahsettiğini elimden geldiğince kısa bir şekilde not aldım okumak isteyenler için incelemeye de birakacağım.
Allah'a emanet olun