"Ey Rabbimiz, güç yetiremeyeceğimiz sorumluluğu bize yükleme! İnsanın dayanma gücünü esasen aşmasa bile, bizim eksikliğimizden ve irâdemizin zayıflığından kaynaklanan sebeplerle, başarmakta zorlanacağımız, altından kalkamayacağımız ağır sorumluluklarla, dehşet verici belâ ve imtihânlarla yüz yüze getirme bizi, ya Rab! Günahlarımızı bağışla, bizi affet, bize merhamet eyle! Sensin bizim Mevla'mız, efendimiz, gerçek dostumuz! O hâlde, senin ayetlerini inkâr eden kâfir topluma karşı bize yardım eyle, ya Rab! "
Peygamberimiz (S.A.S.) buyuruyor ki:
"Gök yüzüne çıkarıldığım gece dudakları ateşten makaslar ile kesilen bir takım erkekler gördüm.
«Ya Cebrail, bunlar kimdir?» diye sordum.
Cebrail bana dedi ki.
«bunlar ümmetinin başkalarına iyiliği emreden ve fakat kendilerini unutan hatipleridir.»
Nitekim ulu Allah (C.C) böyleleri hakkında şöyle buyurur:
"Insanlara iyiliği emredip kendinizi unutuyor musunuz? Oysa ki, kitabı okuyan da sizsiniz.
Aklınızı başınıza toplamayacak mısınız?"
(Bakara Süresi, 44).
276. Allah, fâiz ve tefecilikle elde edilen kazancı, yani ribâyı bereketsiz kılar, sadakaları ise kat kat artırır. Nitekim, fâiz ve tefeciliğin yaygınlaştığı toplumlarda, çıkarcılık ve bencillik duyguları egemen olur. Sürekli sınıf çatışmaları, anarşi ve sosyal bunalımlar yaşanır. Karşılıksız yardım ve İyiliklerin yaygınlaştığı toplumlarda ise, kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma duyguları hakim olur. Refah ve zenginlik, toplumun her kesimine yayılır. İşte bu yüzdendir ki, fakirlere verilen sadakalar cennet nîmetlerine, fâiz kazançları ise cehennem azâbına sebep olacaktır.