Ruhum bedenimle bir değil
Zihnimden geçenler adres sormuyor.
Mengenede sıkışmış düşüncelerim
Bir soruya cevap vermiyor
İnsanlara bakıyorum yüzler aynı değil
Yollara bakıyorum varılacak yer değil
Kitaplardan okuduğum bulmak istediğim değil
Geçmişim geleceğime burun kıvırmış
İstemelerim bana hak değil
Gün geceye dönmüş
Geçen saatler gün değil
Takvim yaprağından düşen bakiye
Kavuşmak için düşen şafak değil…
B.M
Mor sümbüllü dağlar
Gül verin bana
Resulun kabrine koymak isterim
Orada ölmek nasib ise eğer
Bir avuç zemden yunmak isterim
Eğer mevladan izin var ise
Cennetul bakiye konmak isterim🥲🥲❤️
İyi ki sevmişiz diyorum
Aşık olmuşuz, acı çekmişiz, sevinmişiz
Sonra hayat öyle sayfalar açıyor ki ömürde
Harcıyorsun yüreğine sinmiş güzellikleri bakiye…
Derler ki bütün kainat bir noktadan ibarettir; insana verilen o noktada mündemiçtir ve bildiğimiz her şey o noktadan türemiştir. Hattat yazmaya kalemin kağıda dokunduğu yerden başlar, her şeyi içine sığdıran o sırlı noktadan... Sonradan kağıda nakşedilen her kelime o noktanın hakikatinden doğar, cümle lisan o bir tek noktanın içine
youtu.be/Vg5GCPhA59Q?si=...
Sâkıya himmet kıl kadehlerine
Aşkın şarabını koy aşıkların
Dert bir kez geçince derman yerine.
Kâr etmez hâline çay âşıkların.
Belâyı tatmışlar bir bakışından.
Yilmaz, film anlaşmamızdan altı ay sonra senaryoyu teslim edecekti. O süreç içinde bizim ortamlık dağılmaya doğru gidiyordu. Sonunda senaryo bitmişti. Yilmaz'a bakiye kakan 100.000 lirayı verip senaryoyu almamız gerekiyordu. Onun için Cengiz Tunç'la konuştu. Tunç " Ben senaryoyu filan istemem." demiş. Böylece senaryo Yilmaz'a kalmıştı. Yılmaz da o kurduğumuz kadrodan Türkan Şoray'ı çıkarıp yerine Melike Demirağ'ı alarak aynı kadro ile Sürü filmini çektirmisti. Sürü de çok güzel bir film olmuş yurt içi ve yurt dışında sayısız ödüller kazanmıştı. Türk Sineması'nın uluslarası arenadaki yüz akı olmuştu
Suru filmi daha sonra Cannes Film Festivalin'de büyük ödülü alan Yol filminin habercisi olmuştu.
Kitap: Akşam Çiçekleri