Baltacı Mehmet Paşa rahmetlisi ile sonradan 1. Katerina adıyla Rus İmparatoriçe'si olan Deli Petro'nun meşhur metresi Livonyalı Marthe Rabe arasında bir gönül hikâyesinin yaşandığını hiçbir ciddi kaynakta okuyamazsınız. Baltacı'nın, Katerina'yı çadırına aldığını ve bir gecelik beraberlik karşılığında barış antlaşmasına razı olduğunu da okuyamazsınız hiçbir ciddi kaynakta. Fakat devşirme fiskosu, Osmanlı Devleti'ni Osmanlı Ailesi ile birlikte kuran Çandarlılar'dan Koca Halil Paşa'yı nasıl Bizans casusu olarak kabul ettirdi ise, bu ünlü Türk komutanını da bir gecelik zevk uğruna Rusları imhâ etmekten vazgeçen uçkur düşkünü bir serdar olarak tanıtmaya muvaffak olmuştur. Bakın Rıza Nur ne yazıyor:
"… Petro her şeyi ile esir düştü. Kendisine sârâ nöbetleri geldi. Maneviyatı bitti. Fakat karısı Katerina tedbir aldı. Mücevheratı ile beraber Baltacı'nın çadırına gitti ve birkaç gün kaldı. Bu kadın yüzünden Prut muahedenâmesi yapıldı. Petro serbest bırakıldı."
Rıza Nur, takip eden satırlarda Baltacı'nın "biraz cevahir almak" ve "şehvetini hoşnut etmek için bu adi işi yaptığını, bu sebeple kendisini Türklük mel'unları arasına katmak lâzım geldiğini" yazıyor. Bu kitabın ilk baskısının 1924-1926 senelerinde 54 sıra numarası ile Maarif Vekâleti tarafından basıldığı hatırlanırsa, yukarıdaki palavra resmen tasdik edilmiş demektir!