ellerin büyükken ellerimden
hangi coğrafyama sakladın mendilleşen parmaklarındaki yaşları
bana do minör bağırma uslu bir su kuşuyken bünyemde
verdiğin geçici rahatsızlık için ömür dilerim senden sadece
"ben sana ne yaptım"ların kaldı bak bu ucube caddelerde
susmanın onaylamak olduğunu hatırlattın bir gecede
beni susarken ölme
Hoşça gidin kelebekler
Hoşça varın gül ,çiçekler
Hasret dolu gözlerimle
Baharda beklerim yine
Hoş geldin soğuk rüzgâr
Hoş geldin güzel hazan
Hep sen bana hatırlattın:
Fani dünya bil hazırlan
Deli Filozof
Tam birbirimizi yeniden ve bu defa gerçekten bulduğumuzu ve bir daha asla kaybetmeyecegimizi düşünürken bana o vefasız ve ikiyüzlü yüzünü yeniden hatırlattın..
"Seninle omuz omuza savaşmak benim için bir onur, Elisabeth, ne kadar uzun sürerse sürsün. Sen bana yaşamanın nasıl bir şey olduğunu hatırlattın. Bunun için bir şeyleri kaybetme riskini almaya değer."
Bana genç kızlık günlerimi hatırlattın bu halinde biliyor musun? Ben de böyle bir şeyi yahut birini düşünürken, ellerim senin gibi başımın altında kenetli, arka üstü yatar ve gözlerimi uzun uzun, dalgın dalgın tavana dilerdim...