Kontekste takığım ben. Gidilmiş yollardan gitmemeye çalıştım, bazılarında başardım. Müzikten ziyade, şarkının ne anlattığıyla ilgiliydim. Popüler müzik çok da zor değil ayrıca, ineklersin, çalışırsın, olur. “Zamparanın Ölümü”, “Bugün” ya da ”İstasyon İnsanları” ndaki gibi dünyalar kurunca beğeniyorum kendimi. “İki Yabancı” daki gibi hikâyeyi farklı açılardan anlatan iki karakter yarattığımda…
“Bana öyle bakma, anlayacaklar” gibi dört kelimeyle bir yasak aşkı anlattığımda… “Bir bar taburesi üstünde babamın öldüğü yaştayım” dizesini yazdığımda… Şarkılarım çoğunlukla otobiyografik zaten. Ama bu kısıtlayıcı da olabiliyor.
Otelin hazırlık döneminin başlangıcı olarak belirledikleri günden bu yana
bir buçuk ay geçmişti. O zamandan beri de Serhat’la arkadaş olmuşlardı.
Ama Serhat Kuran kursundan yetişmiş, beş vakit namazında ve aklını din
konularıyla bozmuş biriydi, iyi çocuktu ama bu dünyaya sadece
neyin günah, neyin günah olmadığını anlamak için gelmiş