Basının, halkın hayatında ve Cumhuriyetin ilerlemesi ve gelişiminde sahip
olduğu görevler yüksektir. Basının, tam ve geniş hürriyeti iyi kullanması konusunun hassas olduğu kayda değerdir. Her türlü yasal kayıtlardan önce, bir kalem sahibi, ilme, ihtiyaca ve kendi siyasi görüşlerine olduğu kadar vatandaşlann haklarına ve ülkenin - her türlü özel görüşlerinin üstünde olan - yüksek menfaatlerine de dikkat ve saygı
göstermek manevi zorunluluğundadır. Bu zorunluluktur ki, genel
düzeni sağlayabilir.
Bununla birlikte, basın serbestîsinden meydana
gelecek kötülükleri, ortadan kaldıracak etkin araç, asla geçmişte
olduğu gibi basın hürriyetini bağlayan bağlar değildir. Aksine, basın
hürriyetinden doğacak zararları ortadan kaldırma aracı, yine basının
kendi hürriyetidir.
“Basın hürriyeti ancak hatalarını düzeltmek istemeyen hükümetler için bir tehlikedir.
Sizin hükümetiniz yurdun iyiliğinden başka bir şey düşünmüyorsa,o halde böyle bir hürriyet onun için bir nimettir.Bir milletin düşüncesini baskı altında tutmak,onu birtakım gizli yollar aramağa zorlar,eninde sonunda bulur bu yolları.Hürriyetsizlik her türlü
Basın zincirli, toplantı yasak, memurların, icraatını denetleyemezsiniz.
Danışma meclisleri, kaldırılmış. Din hürriyeti kısıtlı. Ortodoks kiliseden ayrılınmaz. Tarihçilerin çoğu “Doğu despotizmi” der bu düzene.