Zaman makinesi olsaydı ve kendi gençliğime, mesela 17 yaşıma, dönseydim, kendime şunları söylerdim;
papatyakokulummm:
“En önemli şey aşk. Onu doya doya yaşa bu bir.
Ne yapmayı sevdiğini bul. ve sonra o sevdiğin şeyi yapabiliyor musun ona bak. Yapamıyorsan, boşuna enerjini tüketme, yapabilenler yapsın. Yapıyorsan, dünyanın en şanslı insanlarından
...dondurucu ayazda paltosuz, çizmesiz gezerim, her şeye katlanır, dayanırım, bana vız gelir; sade, küçük bir insanım ben, ama insanlar ne der? Düşmanlarım, kötü dillilerin hepsi ne der paltosuz gidersem? Zaten insan paltoyla geziyor, çizme giyiyorsa ne yazık ki hep başkaları için yapıyor bunu. Bu durumda çizmeler de isminin onurunu ve değerini korumak için gerekli; delik çizmeler içindeyken ya ruhum ya onurum zarar görür, inanın, canım, bunca yıllık deneyimime inanın; benim gibi dünyayı ve insanları tanıyan bir ihtiyarı dinleyin, birtakım acemi ve kötü yazarları dinlemeyin.
"Peki, şahsiyet olmayı başarmış biri 'el alem ne der', ' toplumun beklentileri nedir' konularını hiç hesaba katmaz mı?"
Yakup bey gülümseyerek yanıtladı.
"Tabii katar. Diğerlerini ve toplumu kesinlikle hesaba katar. Bir şahsiyet olmayı başarmış kişi, hem kendini hem diğerlerini ciddiye alır ve önemser! Ama, 'başkaları ne der' derken, 'ben ne derim'i önemsemezlik yapmaz. Kendi özüyle tutarlı olduğu için, kişinin kendine tanıklığı, diğerlerinin ne söyleyeceğinden daha önemli ve acildir..."
Bir çocuğun gözünden, insanoğlunun büyüdükçe acımasız, önyargılı ve başkaları ne der düşüncesiyle masumiyetini nasıl kaybettiğini gözler önüne sürmüş...İnsan kendi çıkarları söz konusu olduğunda nasıl da tutarsız davranabiliyor......
Herkes bebek doğar. Günün 20 saati uyuyan, kalan zamanlarında da sadece annelerinden süt emen bebekler. Neden ağladıklarını bilirsin, ya karınları açtır ya da gazları vardır.
Ama doğumla başlar toplumun ayrıştırması… Erkekse bebek, “soyumuz devam edecek” olur adı, kızsa “Aman, bir dahakine erkek olur canım”dır.
Erkekse maviler giydirirsin,
"Bu çok garip geliyor" dedim, " kimsenin seninle konuşmaması, sanki yokmuşsun gibi davranması."
Auggie gülümsemeye başladı.
-"Cidden mi?" dedi alayla. "Dünyama hoş geldin!"
Evet kahramanımız yüzü deforme ile doğmuş türlü türlü operasyonlar geçirmiş dışlanmış kabul edilmemiş küçümsenmiş daha ilk doğumunda sağlık personeli tarafından annesine onun garip bir şekilde doğan bir çocuk olduğu söylenmiş.Evet o daha 10 yaşında savaşmak durumunda bırakılmış bir çocuk Bu kitapta dikkatimi çeken Aile bireylerinin özellikle annesinin ve diğer bireylerin sevgi ve saygısı kahramanımıza özgüven tazeliyor.Sevdikleri ile özellikle Auggie mucizeyi gerçekleştiriyor.Mucize insanları olduğu gibi kabul edip nazik olmaya çalışmak.Bazen başkaları ne der ne düşünürü kenara bırakıp önyargılardan uzak kendi mucizemizin peşinde koşmalıyız.
MucizeR. J. Palacio · Pegasus Yayınları · 201613,3bin okunma