"mıknatısa doğru çekilen ve tamamen onun tarafından emilen her bir toz zerresi, bu canlı zincirin içinden çıkabilse çıkmak istemez (ona içindeymiş gibi gelir) ve aynı zamanda bu mıknatısın sahip olmadığı farklı bir şey taşır içinde, tıpkı hipnoz örneğinde olduğu gibi." "Bu kadar iyi tarif edilemezdi," dedim. "O halde bu kişiler, insanın ancak bu hayatta peşine düştüğü erdemi öteki tarafa götürebildiğine ve Tanrı'yla ancak onun aracılığıyla birleşebildiğine inanıyorlar, öyle değil mi?" "Öyle olmalı," dedi Clara. "Yani fiziksel hiçbir şey öteki tarafa gitmiyor mu?" "Öyle görünüyor." "Yani ilahi bir dönüşümle yavaş yavaş içine ışığı alan başlangıçtaki o karanlık tohumda mı gitmiyor?" "Gitmiyor." "Tamamen dönüşse de başlangıçtaki doğasını kaybetmiyor mu?" "En parlak elmas nasıl ağırlığından ve maddiliğinden bir şey kaybetmiyorsa, o da kaybetmez, dedi Clara. "Varoluşumuzun bu karanlık zerresi," diye devam ettim, "tamamen serbest kalıp dönüşse de, içimizde her zaman Tanrıdan gelmeyen bir şey bırakır." "Peki, o halde nereden geliyor bu şey?" diye sordu Clara "Siz onun doğadan geldiğinizi söylememiş miydiniz?" "Evet," dedi Clara. "Ama her şeyin sonunda Tanrı'ya karıştığını söyleyenler, doğanın da Tanrı'ya ait olduğunu öğretmezler mi?" [...]
Sayfa 77 - Ayrıntı Yayınları (Felsefe Dizisi)Kitabı okudu
"Delilik akıl bozukluğunun biri ahlâki seçime, nisbi bir halaya, bütün kusurlara; diğeri de hayvani kudurganlığa, çılgınlığın zincire vurulmuş öz­ gürlüğüne, başlangıçtaki mutlak düşüşe ait olan iki kıyısını birleştirerek, onun bütün alanını boydan boya katetmekte- dir; aydınlık özgürlük yamacı ve karanlık özgürlük yamacı. Delilik tek bir noktada toplanmış olarak, akıl bozukluğu­ nun tümüdür: suçlu gündüz ve masum gece."
Geri19
92 öğeden 91 ile 92 arasındakiler gösteriliyor.