Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
291 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Amerikalı Türkiye ve Ortadoğu uzmanı olan tarihçi Justin McCarthy’nin daha önce Ölüm ve Sürgün isimli kitabını okumuştum. Ölüm ve Sürgün kitabı, Türklerin, Rus ilerleyişi karşısında Balkanlar ve Kafkaslardan geçilmesini ve bu süreçte uğradığı soykırım ve sürgünleri konu almaktaydı. Yazar yaşadığı ABD’de, Türklerin soykırım yapmadığına dair
Türkler ve Ermeniler (Osmanlı İmparatorluğu'nda Milliyetçilik ve Çatışma)
Türkler ve Ermeniler (Osmanlı İmparatorluğu'nda Milliyetçilik ve Çatışma)Justin McCarthy · Türk Tarih Kurumu Yayınları · 20204 okunma
En basit bir zihin bile hayır ile şerri, güzellikle çirkinliği, hak ile batılı ayırt etmekte hataya düşmez. Yalnız hayrı fiile dökmek, ancak maddi ve manevi bakımdan güzelliği daima takip etmekle ve batıldan da ebediyen uzaklaşmakla olur ki bu zordur. ... Halbuki kötü duyguların elinde bir oyuncak olma zilletinden kurtulmanın çarelerine ve gerekliliğine ikna olduğumuz bir ahlaki haslet ve bir akli melekeyi edinmenin ve kuvvetlendirmenin yollarını öğrenmeye muhtacız.
Reklam
Demokrasinin, toplumları aldatan bir yalan olduğu aşikârdır. Demokrasi, insanları Allah'a kulluktan kula kulluğa götürmekte, Allah'tan başka ilah olmadığı hâlde beşeri ilahlaştırmaktadır. Zira bugün demokrasi, sömürgeciliğin ana sütunlarından biridir ve dünya çapında mazlum halkları köleleştirmek için kullanılmaktadır. Batılıların İslâm topraklarını işgal ederken "Demokrasi getirmeye geldik." demeleri bunun göstergesidir. Batılı devletlerin dünyaya pazarladıkları bu rüya, kendi ülkelerinde bile kaos ve yıkıma yol açmıştır. Beşer mahsulü kanunlar, insan fıtratına ve Allah'ın yarattığı tabiata aykırı olduğundan tüm toplumsal düzenler altüst olmuş ve insan insanlığından çıkmıştır.
Sayfa 154 - Köklü değişimKitabı okuyor
Rabbimiz Allah!
İslâm memleketlerindeki meclisler, demokrasi ile idare edilen kâfir Batılı devletlerdeki meclislerin birer taklidi olup o meclislerin yaptıkları işlerin aynısını yapmakta, İslâmi olmayan nizam ve kanunları çıkarmaktadırlar. Daha doğrusu İslâm'a tamamen aykırı olan nizamları uygulama ve kanunları çıkarma işlerini yapmaktadırlar. Bu ise İslâm'ın haram kıldığı bir amel, İslâm'a göre rablik iddia etmektir ki Allah Subhanehû ve Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur: "Hahamlarını ve rahiplerini Allah'ın dışında birer rab edindiler. Meryem'in oğlu Mesih'i de (İsa'yı da) bir rab olarak kabul ettiler." [Tevbe Suresi 31] Demokratik seçimlerin vakıası gereği seçilen vekiller, hâkimiyeti yani teşri yetkisini kendilerinde görmektedirler. Bu vekiller kanun tekliflerini görüşür, "kabul" veya "ret" oyunu laikliğin gereği olarak vahyin dışındaki değerlere göre verirler. Allah'ın hüküm koyuculuğunu bir kenara iterler ve O'nun hükümlerine aykırı hükümleri kabul ederek "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir." ilkesi ile "Hüküm (koymak) ancak Allah'a aittir." (Yusuf Suresi 40) Ayetini çiğnemiş olur.
Sayfa 150 - Köklü değişimKitabı okuyor
Rus kültür filozofu ve Rus tarih felsefesinin kurucusu Petr Çaadayev (1794-1856), Rusya’nın Avrupalılaşması için düğ­meye bastı ve bundan dolayı ona bugün hâlâ “Sapadnik” (batılı) denir. Makalelerinde diğerleri yanında Rusya’nın jeopolitik durumunu anımsatır: “Rusya dünyanın iki büyük ıııcde niyetinin arasında yerini almaktadır, Batı ve Doğu medeni yetleri arasında.” 1929 yılından itibaren “felsefi mektupları” ortaya çıktı. Bunların içerdiği, ülkesine karşı ağır eleştiri, Çar I. Nikolay’ın geçici olarak onun ruh hastası olduğunu açıklatmasına yol açtı.
Çin basit bir şekilde, en irrasyonel uç noktasında dahi hiç bir kargo kültünün gerçekleştiremediği bir olgu olarak, aşırı pazar bağımlılığının geleneksel bir toplumu pençesine alı­ şıyla yaşanan, modernizmin kendine özgü Batılı yorumunun en son örneğini sunmaktadır.
Reklam
Aileye dair kanun maddelerini ailesi dağılan batılı adamdan aldığımız günden itibaren ne evimizde ne cemiyetimizde huzur kaldı.En kadim müessesemiz aileyi kaybettik.Bütün bunlardan sonra “İslamdan başka sığınak,tutamak ve barınak yok ya Rabbi”deyip KUR’ANA dönme vakti gelmedi mi?
İhsan Şenocak
İhsan Şenocak
Eski Türkler ve Moğollar ateşi kara büyüyü bozan arındırıcı bir güç olarak algıladıklarından gerek Bizans heyetini ağırlayan Göktürkler gerek Batılı elçi heyetlerini davet eden Moğollar yabancıları kağanın huzuruna çıkarmadan önce iki ateş arasından geçirmişlerdir. Aynı arındırma işlevi yüzünden erken dönemde Göktürkler ölülerini yakarak defnetmişlerdir. Yakılan bedendeki tinlerin serbest kalacağına ve dumanlar aracılığıyla üst dünyaya ulaşacağına inanılırdı. Türk kozmolojisinde ölüm sonrasındaki kırk günün ne kadar kritik olduğu düşünüldüğünde bu ritüelin tinlerin körmöslerce yer altına çekilmesini önlemek için geliştirilmiş bir uygulama olduğu açıktır.
Hz. Mevlâlâna bu akıl meselesinde şöyle konuşuyor, tekrar edelim: "Aşk meselesinde akıl, batağa batmış eşek gibidir; çırpındıkça batar!" İslâm telakkîsinde, çığırından çıkmış Batılı aklın yeri budur. Bu akıl hakîkatin ölçüsü olamaz, zîra akılüstü hakîkatler de vardır.
İslâm dini haktır ve bâtılı yıkmak için yeryüzüne gelmiştir. Bu, Allah ve Rasulünün davetidir. Ashab-ı Kiram'ın yoludur.
Sayfa 239Kitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.