Türkler, en baştan bu yana kendilerini İslami gücü ve inancı koruyup ilerletmeye adadıkları militan özelliklerini hiç yitirmediler. Kafir dünyasına karşı Doğu sınırlarında başlattıkları bu militan özelliklerini, Batı sınırlarına taşıyarak Hıristiyanlık dünyasına karşı da kullandılar. İslamiyet Doğulu kafirler ve Batılı Hıristiyanlık ile birlikte içerideki din düşmanlarına karşı savunulduğu sırada halifeliği de denetimi altına almıştı.
"Eğitim doğulu yada batılı değildir; insanidir."
Sayfa 203 - Epsilon
Reklam
Abdurrahman b. Abdillah b. Mes'ûd anlatıyor: Bir adam İbn Mes'ûd'un yanına gelip: "Ey Ebû Abdirrahman! Bana özlü ve faydalı bir şeyler öğret" deyince, Abdullah ona şöyle karşılık verdi: "Allah'a kulluk et ve Ona hiçbir şeyi ortak koşma. Kur'ân'ın gittiği yöne git, sana hakkı kim söylerse söylesin, velev ki sana uzak ve sevmediğin biri olsun kabul et. Batılı da sevdiğin bir yakının söylese bile kabul etme.
Hamidiyen Osmanlı modernleşmesinin neden biyo lojik materyalizme teslim olduğunu ve onun yaygınlaşma aracı ha line geldiğini de bize açıklamaktadır. İkinci Abdülhamid'in İslam'ı politik bir araç olarak benimsediğini, Halifeliğin de ittihad-ı İslam politikasına esas teşkil eden unsur olduğunu görüyoruz. Abdülha- mid'in bu siyaseti
Devrim sonrası İran sinemasının anlatım gücünün arkasın- da geçmişin en uzak köşelerine uzanabilme ve oradan aldıklarını yeni bir ruhla günümüzde inşa etme gücü vardır. Oysa Kemalist Cumhuriyet alfabe değişikliğini gerçekleştirerek ve Osmanlı'yı kendi ötekisi yaparak unutmayı ulus inşasının en önemli lokasyo- nu olarak kullanmıştır. Bu unutmanın/unutturmanın sonucunda bugünkü kuşak için medrese adı daha çok "geriliği" çağrıştırmaktadır. Cumhuriyet, kendisiyle başlayan bir hafızasızlaştırma üzerine Burulmuştur. Oysa medrese, Batılı üniversitelerin modellediği bir egitim kurumudur. Tarihi olarak baktığımızda Üniversiteler, med reselerden sonra ortaya çıkan kurumlardır
128 syf.
7/10 puan verdi
·
8 günde okudu
İnsan
Kitapla alakalı tek bir sözüm var: Ne kadar makyaj yaparsan yap bir batılı olamazsın ne kadar içselleştirmeye çalırsan çalış bir doğulu olamazsın sen bir insansın bunların çok ötesindesin.
Fatih Harbiye
Fatih HarbiyePeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 202047,9bin okunma
Reklam
Timur (Timurlenk), "İslam'ın Kılıcı" olarak bilinen Moğol lideri 1399-1400'de Gürcistanı harap et­miş, Halep, Şam ve Bağdat gibi büyük şehirleri yağmalayıp yakmıştı. Şimdi, tipik Moğol tarzı yüzerlik birlikler halinde cihada adanmış ileri derecede disiplinli kuvvetleriyle Sultan Bayezid'e saldırmak üzere batıya dönmüştü. Türklerle 28 Temmuz l402'de Ankara'da karşılaştılar. Osmanlılar yenilmekle kalma­dı, aynı zamanda sultan ve oğlu Musa, ikisi birden esir alındı. Bayezid daha sonra esaret altında öldü. Timur'un başarısı on­ları şaşırtmış ve korkutmuşken, Batılı hükümdarlar Kastil'den (Castile) III. Henry, Fransa'dan VI Charles ve İngiltere'den IV. Henry, düşmanları Bayezid'i mahveden Ankara'nın gali­bine tebriklerini gönderdiler. Konstantinopolis'ten impara­tor naibi VII. Ioannes Palaiologos, eğer Timur Bizans'ı Türk­lere karşı korumaya devam ederse haraç vermeye söz verdi. Konstantinopolis'te sıkışıp kalmış Hıristiyanlar için Timur bü­yük bir hizmet yapmıştı ama Timur'un daha sonra ne yapacağı konusunda hala endişe vardı. Bununla birlikte, Smyrna'da (İzmir) St. John Şövalyelerini (Knights Hospitallers) ortadan kal­dırdıktan sonra Çin'i fethetmek gibi çok daha büyük bir tutku­yu gerçekleştirmek üzere Doğu'ya yöneldi. Orada, takma adı olacak bir unvanı kazandı: "Dünya Fatihi".
Sayfa 416Kitabı okudu
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.