İnsan bazen beklediyi insanlardan onu anlamasını istiyor.Lakin anlaşılmayı beklemediyi insanlardan görünce o zaman dönübde bir etrafına bakıyorsun.Düşünüyorsun belkide sen kendini anlatmıyorsun.
Hayatda insan kendini ifade etmeyi başarmalı.En azından kendi kendini anlaması için.
Genel PsikolojiFeriha Baymur · İnkılap Kitabevi · 199765 okunma
Bir güzel hayatın daha penceresi aralandı ve sonuna gelip, pencere kapatıldı.
Kitap Nazan Bekiroğlu'nun kalemine göre biraz basit kalmış sanki. Konu, yazı hiçbir sıkıntı yok hatta dönemin siyasetine de ışık tutan, keyifli,hüzünlü, güzel bir kitap olmuş. Fakat ben Nazan Bekiroğlu'ndan Nar Ağacı'nı okuduğumda daha da çok etkisinde kalmıştım. Kelimeleri daha seçkin, cümleleri daha vurgulu, insanın içini sızlatan türdendi.
Kitabımıza gelecek olursak:
Kitapta annesi tarafından büyütülen ve hayatı Karayemiş ağacının dışına taşmamış olan Mücella Hanım'ın yürek burkan hikayesi anlatılıyor. Onun yaşadığı şeyleri aslında çoğu kez anneanneler, teyzeler vs. size hep anlatmıştır ama bazen yarısından sonrasını dinleyesiniz gelmemiştir. İşte burda da devreye Nazan Bekiroğlu'nun anlatımının güzelliği giriyor. Cümleleri doğru seçen insan, hep dinlenen insandır.
Kitap benim çok hoşuma gitti. Okumak isteyenler, okumak isteyip ne zaman okuyacağını kestiremeyenler bir kitap öne alabilirler.
KEYİFLİ OKUMALAR ;))
Karakterimiz duyguları donmuş olan bir yedek subay. Ve kitabın adına yakışır bir şekilde olağanüstü bir gece yaşıyor. Ve bu gece onun hayatını altını üstüne getiriyor diyebiliriz. Olayları hayatın akışına bırakan bu derin karakter birden olağanüstü durumlarla karşılaşıyor. Ve hayatında yeni bir şeylerin keşfetmenin heyecanıyla bambaşka bir insan oluyor.
Kısacası yine derin tahliller, yine bir ruhun fırtınası. Zweig'in önce yavaş ritmlerle başlayıp, sonradan arabanın gazına yüklenirmişcesine sizi otobana çıkarıp olayların içine yuvarlaması gerçekten anlatılması zor bir durum. Bazen sizi kasıp kavuran bu gerilimin küçük dozlar halinde yüzünüze çarpmasıyla bir uçurtma gibi gökyüzünde uçmanız kaçınılmaz oluyor. Elbette bu durum herkeste aynı etkiyi bırakmayabilir, ama Zweig'in edebiyat dünyasının en derin psikolojik tahlillerini yapan birkaç yazardan biri olduğunu söylemek hiçte zor değil.
Zweig romanlarındaki genel yazım tarzı hiç değişmez genelde hep böyledir. Önce derin psikolojik tahliller ve karakterin birden değişik atmosferlere girip sizde maksimum etkiyi yaratması o kısacık romanlarda hep mümkündür. Zweig severlerin mutlaka okuması gereken bir romandır.
Olağanüstü Bir GeceStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2023143,7bin okunma
"Yalan söylediğinde , bir insanın gerçeğe ulaşma hakkını çalarsın. Hile yaptığın zaman doğruluğu, haklılığı çalmış olursun."
(sayfa 19)
Bu kitabı okumayan kalmamıştır, ama hala okuma fırsatı yakalayamayanlara söyleyeceğim tek söz: lütfen oku!
Annesinin karnından dünyaya gözünü açarken bile, anasının canını acıtmaktan korkan bir bebek gibi gülümseyen, az acıya sebep olmaya çalışan , dostluğun kitabını yazan Hasan'ı lütfen tanı.
Bazen düşünürüm Allah bizi neden yarattı?
Sanırım şu yüzden, hadi sizi insan olarak yarattım, insan olmayı becereni daha iyi bir dünya ile ödüllendireceğim.
Bakıyorum da dünyada, insan olmayı beceremeyen, işi gücü etnik etiket yapıştırmak olan bir büyük topluluk var.
Cennet çok büyük ama Hasan gibi insan olanlar için...
" Yalan olduğunu bilsen dahi inanacaksın insan oğluna, yani dinleyeceksin onu, niçin yalan söylediğini anlamaya çalışacaksın. bazen yalan, insanın özünü gerçeklerden daha çok açığa vurur..."
Çetin Altan'ın 1969 yılında Akşam gazetesinde yayınlamak üzere yazdığı bu yazılara Ara Güler fotoğraflarıyla eşlik etmiş; ya da belki Ara Güler'in fotoğraflarına, Çetin Altan yazı yazmış da diyebiliriz. Gezi kitaplarına her zaman ilgi duydum. Bilmiyorum belki yeterince gezemediğimden, ya da benim gezdiğim yerlerde başkalarının da gezdiklerini ve