Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Tolstoy diyor ki: “Belki de her şeyi kabullenip hayatı akışına bırakmak lazım. Zorlamak bazen çözüm değildir. Ve zorla olan hiçbir şey güzel değildir.”
Oluruna bırakmayı öğrenmek lazım bazen, detaylı düşünmemek, çaba sarf etmemek Çünkü en güzel şeyler olacağı varsa aniden oluyor. Kurcalamak noksan aramaktır, kafa karıştırır. Oluruna bırakmak düşündürmez anı yaşarsın. Ve tüm güzel şeyler kendini aniden belli eder, oluverir.
Reklam
Bazen iyi gelen insanlar lazım
Bazen tek çare let’s go :)
Elimde 2 tane tamamlanmamış kitabım olmasına rağmen bugün itibariyle kitap okumaya bir müddet ara vermem lazım. Uygulama aktifken mümkün değil elbet. Hem yarım bırakılmışlığa da gönlüm razı değil .. 📚
Tolstoy diyor ki: “Belki de her şeyi kabullenip hayatı akışına bırakmak lazım. Zorlamak bazen çözüm değildir. Ve zorla olan hiçbir şey güzel değildir.”
Bazen en tenhasında olmak lazım hayatın kirli kalabalıklarına inat!
Reklam
“İnsan kendi talihinin mimarıdır.”Bu lafın da eksik kaldığı bazı anlar bulunur.Bazen hayatta sizin dışınızda unsurlar söz sahibi olur.Doğru zamanda doğru yerde olmak,geleni görmek lazım.Bazen durduğun yeri,aslında neyle karşılaşacağını kendini ne kadar eğitsen de göremezsin.Hayata bu da dahildir.
Kronik kitapKitabı okudu
"Bazen beklemek lazım, en güzeli için... "
José Mauro de Vasconcelos
José Mauro de Vasconcelos
358 syf.
5/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Baz ve Kevok'un hikayesi
Mehmed Uzun
Mehmed Uzun
'un okuduğum ilk kitabı. Giriş olarak iyi. Kitap 18 bölümden oluşuyor. Ölüm ile başlıyor ve ölüm ile bitiyor. Kitabın baş kahramanı Baz ve uğruna bütün hayatını feda Kevok'un kısa bir süreliğine birleşmelerinden sonra ölüm ile sonuçlanan bir aşk hikayesini anlatıyor. Tâbi bu aşkın oluşumu sırasında cereyan eden birçok olay oluyor. Evlerinden,yaşadığı yerlerden,köyünden kavulmuş insanların hayatlarına da bir perde aralıyor yazar. Kitaplarda en sevdiğim şey betimlemedir. Yazar bu işi o kadar iyi yapıyor ki inanın mesela dereyi mi anlatıyor o derenin sesini duyabiliyorum. Romanın başka bir yüzü de -benimde anlam veremediğim- kadınların cinsel bir objeymiş gibi lanse edilmesi. "Kadınla beraber oldular." Demek yerine "kadının şuyu böyle buyu böyle şeye çağırıyor vs." Yani kadının ziynetlerini çok açık bir dille yazıya döküyor yazar. Bazen olay ne anlayamıyor insan. Kitapta kadın lafı geçtimi yazar çok uzatıyor.Hatta yazar ilk 100/120 sayfaya yakın Baz'ın kadınlarını anlatıyor. Şimdi bazıları diyecek "hayatın gerçeklerini büyük bir çıplaklıkla anlatmak lazım" ben bu görüşü reddediyorum. Yazar toplumunu yansıtmalı toplumu için yazmalı. Sırf birilerinin yanında yer almak veya dikkat çekmek için etik değerlerinden uzaklaşmamalı. Bu abes bir iştir. Tâbi bu kendi yorumum. Harici bir kavgada var roman da Büyük Ülke ve Dağların Ülkesi kavgası haklılık payını yazar okuyucuya bırakıyor. Ve bu kavgaya verilen,yetim öksüz şahin bakışlı komutan Baz'ın hayatı. Bu hayatın bu kavganın ne kadar kolay harcanabileceğini geç bir zamanda öğrenmesi ve ölüm. Hayırlı okumalar.
Aşk Gibi Aydınlık Ölüm Gibi Karanlık
Aşk Gibi Aydınlık Ölüm Gibi KaranlıkMehmed Uzun · İthaki Yayınları · 20209,5bin okunma
Ruhum nasıl endişeli Allah’ım, tek şahidim sensin. Öfkem artıyor bir de üstüne. Ne yapmam lazım biliyorum ama elimi dahi kaldıramıyorum bazen. Beni bu endişelerden kurtarır mısın?
Reklam
İdeal hayat akıp gitmektir belki, kaybolup gitmek kendini yitirmeden. Kızmadan, darılmadan, gücenmeden yaşamın içinden usulcacık, yumuşakça ve nazikçe süzülüp gitmek. İncitmeden ve incinmeden yaşamak. Hatta bazen incinsende incitmeden yaşamak. Kalabalıkların içinden kirlenmeden geçebilmek. Kalbini kıranları dahi anlamaya çalışmak kimi zaman. Bir akşamüstü kendi kendini teselli edebilmek. Yapayalnız kaldığında kendi canına yoldaş olabilmek. Şefkatle yaraları sarabilmek. Sonunu bildiğin yanlış yollara girdiğinde ve tahmin ettiğini bulduğunda kendine kızmak yerine kendine dost kalabilmek. Bazen olsun diyebilmek. Düştüğün yerden kalkarken kendine uzanan bir el olabilmek, hem de ayağına çelmeyi takan da senken. İdeal bir hayat için iyi bir ev iyi dostlar lazım belki. Ama hayatın içinde bırak evi, kendine dört duvar bile bulamadığında kendine yuva olmak gerekir. Dışarıdaki yaban hayattan kaçıp sığınabileceğin bir yuva. Henüz yetişkinliğe ermemiş yüreğini atmacalar kapıp götürmesin diye. İyi dostlar bulmak zor, iyi bir dost olmak daha zor. Yerine getirilmemiş dostluk vaatlerinin enkazında kalmaksa en zoru. İnsan her enkazdan sonra kendine yeni bir gönül inşa edebilmeli. Çünkü böyle bi hayatta aldatmamış olmanın huzuru aldanmış olmanın acısına galip gelir sonunda… KAFKAOKUR NİSAN 2024 ELVAN DURDU
Bugün ve bu ay işleri nasıl yetiştireceğim derken karşıma çıkan 🍀 “Bazen zahmetten zahmete atılırsın. Fakat bunun da rahmetin bir parçası olduğunu bilmen lazım. Zahmet ile rahmet birbirine zıt iki kavram değil; zahmet, rahmetin içindedir.”
Bazen zahmetten zahmete atılırsın. Fakat bunun da rahmetin bir parçası olduğunu bilmen lazım. Zahmet ile rahmet birbirine zıt iki kavram değil; zahmet, rahmetin içindedir.
Cihan Çetinkaya
Cihan Çetinkaya
Bazı şeyler vakti zamanında olmayınca ve sırf olması gerektiği için oluyor ya işte o şeyin kıymeti kalmıyor. İnsandaki o Duygu, Heves, İstek ve her ne isim veriyorsanız verin, eğer vakti zamanında ve doğru kişide tahakkuk etmiyorsa; insan o şeylerin bir ömür boyu mahkûmu olup acı çekiyor. Dikkat etmek lazım Kimin ne konuştuğunu, Ne paylaştığı, Ne istediğini ve önemliyse ne kadar güvendiğini. Hayatta bazı şeylerin telafi yoktur. Hayatınıza gelenlere ve gidenlere dikkat edi. Kim ne kadar çok iz bırakmış veya ne kadar çok iz götürmüş. Belki ondandır ki bazı insanların sizde bıraktığı özden dolayı başka insanlara karşı temkinli oluyorsunuz. Bazen oluyor ya doğru insanı bulursunuz ama onu kaldıracak ve yürütecek takat sizde kalmaz. Şuna çok üzülüyorum: Bazı insanlar sırf bir kişiye zarar verdiklerini düşünürler ama bilmezler ki geride inanılmaz bir yıkım yaptıkları.
72 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
49 günde okudu
Aslında uzun zaman önce bitirmiştim ama okudum seçimini yapmayı unutmuşum. Didem Madak... Okuduğum her sayfada "Bu nasıl bir teşbih?!" deyip durduğum bir kitap oldu. Şiir kitaplarını bilirsiniz - tabii çoğu kitaba da özgüdür. Her okuyan kendi yalanmışlıklarına göre hisler barındırır, anlamı da ona göre yükler. Bu kitapta hepimizin ortak yanlarına da atıf var. Çocukluk olsun, gençlik olsun... Günaşırı okuyasım geliyor. Çünkü bazen içimdekileri uyandırmak istiyorum bazen de içimdekilere uyan cümleleri bulmak. Daha çok birincisi gerçekleşiyor bu kitap için. Çünkü gün içinde, sürekli, başka uğraşlarla devam ettiğim için - daimi gereksinimler - uyandırma ihtiyacı doğuyor. Ruhumu canladırıyor, buna canlandırmak denirse tabii. Melankoliyle beslenen bir ruhu canlandırmak mı? Müphem. Didem Madak'ın bu kitabıyla başlamış bulundum. Diğerlerini de okumak istiyorum. İlkinin yeri ayrı olacakmış gibi duruyor ama denemek lazım.
Grapon Kâğıtları
Grapon Kâğıtları
Didem Madak
Didem Madak
Grapon Kâğıtları
Grapon KâğıtlarıDidem Madak · Metis Yayıncılık · 201214,1bin okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.