Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bilge

Bilge
@bbilgeartug
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni
20 okur puanı
Nisan 2022 tarihinde katıldı
Ben ancak dans edebilen bir Tanrı'ya inanırdım
Ben ancak dans edebilen bir Tanrı'ya inanırdım. Ve şeytanımı gördüğümde onu ciddi, köklü, derin ve vakur buldum; o her şeyin düşünmesini sağlayan ağırlığın ruhuydu. Öfke ile değil gülme ile öldürür insan. Hadi, kalkın, ağırlığın ruhunu öldürelim! Yürümeyi öğrendim: O zamandan beri koşturuyorum. Uçmayı öğrendim: O zamandan beri olduğum yerden kımıldamak için itilmeye ihtiyacım yok. Şimdi hafifim, şimdi uçabilirim, şimdi altımda kendimi görüyorum, şimdi bir Tanrı dans ediyor içimde.
Reklam
Bir sürü var çobansız! Herkes aynı şeyi istiyor, herkes aynı. Farklı düşünen gönüllü olarak tımarhaneye gidiyor.
Size söylüyorum: Dans eden yıldızı doğurabilmek için insanın içinde kaos olması gerekir daha. Size söylüyorum: Sizin içinizde kaos var hâlâ.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ben düşüncesi özgür, yüreği özgür olanı severim: onun kafası yüreğinin başıdır, yüreği ise onu batmaya iter.
Reklam
Unutulmamalıdır ki Hristiyanlık sadece dini bir kurum değil, aynı zamanda politik ve ekonomik bir iktidar mekanizmasıdır ve kilisede bu mekanizmanın kurumsal karşılığıdır. Merkezileşmek ve kurumsallaşmak adına da kilise korkuyu ve terörü yayarak dört asır boyunca cadı kimliği altında insanları öldürür.
Şeytan için kullanılan bir başka kelime olan "daimon", Antik Yunan'da insanların içine giren ve onlara bir takım şeyler yaptıran güçler anlamına gelir. Bu tanımlama Hristiyanlığın ilk dönemlerinde kabul edilmiş, 2 ve 3. yüzyıllarda Helenleştirilerek Platon'un demonları kötü niyetli düşmüş melekler olarak nitelendirilmiş ve bu niteleme de yeni kabullere yol açmıştır: Putperestlerin tanrıları = kötü demonlar = şeytan. Böylece paganlarıları şeytanla ilişkilendirilir. Halbuki paganizm, kökeni kadim doğa dinlerine uzanan, doğayla bağ kurmayı, doğayı okumayı ve doğanın içinde kendini anlamlandırmayı, hem görülebilen hem de görülmeyen ve var olan ilahiliğe saygı duymayı içeren bir inanç biçimidir.
Okurken Ruhumda Çiçekler Açtıran Satırlar
Paganizmden Hristiyanlığa geçiş ile, görülen ile görülmeyenin ilişkisi tam tersine çevrilir. Tek tanrılı dinlerde görülmeyenin arkasında görülen yer alırken, yani tanrı görünmez soyut bir kavrama bürünür (göklerdeki babamız) ve "yarattığı" şeyler görünür hale bürünürken (doğa gibi); arkaik dönemlerde ise, görünenin arkasında görülmeyen şeyler vardır. Bir Poseidon veya Hekate tapınağı orada bir yapı olarak somut bir şekilde tanrıyı, o ilahi gücü temsil eder ama aslında orada ibadet edilen, o gücün hissedildiği yer, o somut temsilin arkasındaki görünmeyen güçtür. O heykelin temsil ettiği simgesel anlamdır. Joseph Campbell, şaman ve rahip arasındaki çatışmayı tam da bu durumu açıklayacak nitelikte bir öyküyle açıklar: "Bir rahip, şamanı ayaklarını uzattığı tanrı heykelinden çekmesi konusunda uyarıyordu. Oysaki şamana göre, yerkürede tanrı olmayan bir yer yoktu ve nereye basarsak basalım ayaklarımız tanrıya değmekteydi."
Hayvanlara Zarar Veren Kuşağa Yüz Çeviren Tanrı
Şamanlar Yüryüng Ayıı'ya: - Senin izninle orta dünyada yaşayan Kyünnet Beyin çocuğu olmuyor. Onun iki karısı da doğuramıyor. O senden çocuk istiyor. Bu nedenle bizi senin yanına gönderdi, dediler. Yüryüng Ayıı, şamanların bu sözlerine karşılık şöyle cevap verdi: - Onun meşhur olan dedesi iyi hayvanların çoğalmasına mani oluyordu. Onların ahırına girerdi. İyi nesilden olan insanları öldürürdü. Bu nedenle onun nesline yüz çevirdim.
Sayfa 262Kitabı okudu
Hastalık, yaşamımız için ikinci bir şanstır!
Şaman dünya görüşünde hastalık kötü bir şey değildir. Şöyle ki hastalık insana kendi yaşamı hakkında düşünmeye ve düzgün yaşamadıklarını ıslah etmeye ikinci bir şans verir.
Reklam
Şaman, kayıp ruhların dostudur!
O (Şaman), kaybolan ruhumuzu bulmakla bizi normal yaşama döndürür, çünkü fiziki ve manevi, ferdi ve toplumsal belaların kaynağı ruhun kaybolmasıdır.
Şamanlık Neden Var?
Şamanlık insanın doğayla, geniş anlamda evrenle bir bütün halinde varoluşunu, uyum ve dengesini korumak için vardır.
Düğünler...
Düğün maddi bir güç gösterisi olmamalı, çiftlerin beraberliğine katkıda bulunacak şekilde planlanmalıdır. İsrafa kaçarak yeni evlileri yıllarca borç altında bırakacak düğünler yapmak evliliğin temellerini sarsar. Evlenme olgunluğuna gelmemiş olanlar düğünü çok önemser, hayallerinde düğünü yaşar ve yaşatırlar.
Sayfa 102Kitabı okudu
Evlilikte öncelik karşısındaki insanın kendinden bağımsız bir birey olarak kabul etmekmiş; onu değiştirmeye ve istediğin yönde şekillendirmeye çalışmak, kendince mantıklı olan davranışı dayatmak insana mutluluk değil, zorunluluk duygusunu getirirmiş.
Yaşam bir ekip işidir ve evlilikte yaşatılan değerler evliliği yuvaya dönüştürür.
34 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.