Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“Kelimeler sadece dili, dudağı, nefesi değil, bazen, biz yeterince dikkatliysek, karşımızdakinin dünyasını da sunar.”
“Sesler bazen karşılık geldikleri anlamların sınırlarından kurtulur, çıktıkları ağzı, çıkarken değdikleri dili, yankılandıkları damağı, dişleri taşırlar dinleyenin kulağına; seslerle birlikte salınan nefesin ılıklığından başka bir anlamları kalmaz.”
Reklam
“Başka seçenek yoktu,hayat böyle bir şeydi. Geçer giderdi. Geçerken avunabildiğin kadar avunacaktın. Sorunu kendini avutamamadıydı.”
“Herkesin yaptığını yaptığını yapmaya karar vermek, karar vermek midir?”
“Yeniden başlamak mümkün sanki, eldeki sıfıra bakarsan.”
“Komutan, ‘Kurşun pahalı,’ demiş bunlara,” dedi sayıklar gibi, “bunun üzerine dipçikle vurmuşlar çoluğa çocuğa… Sonra da…” Lori… Lori… - Behçet Çelik
Sayfa 47 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Dünya akıp giden kirli bir sudan ibaretti; birazı da göz kenarlarımda birikmişti. Lori… Lori… - Behçet Çelik
Sayfa 47 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Hiç konuşmayan, gülmeyen, sıkıntı içinde camdan dışarı bakıp duran, yaşlı ve mutsuz biriyle ayı evde büyümüşse insan, uzaklara kaçmak da kâr etmiyor; gittiğin, sığındığın yere götürüyor, sevdiğin, seviştiğin insanlara da solutuyorsun bu havayı. Lori… Lori… - Behçet Çelik
Sayfa 42 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Behçet Necatigil' den bir dize
..."Kalkar gideriz, gitmek unutmaksa."...
Sayfa 53 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Bazı hayatlar bir süre eşzamanlı yaşanıyor. Peş peşe âşık olup peş peşe yıkılıyoruz. Başka yerlerde aynı şeyleri yaşıyormuşuz gibi geliyor. Sanki aynı kitapta aynı satırların altını çiziyoruz, aynı hüsran duygusuyla aynı içkiyi yudumluyoruz- dostluk bundan ibaret. Basit bir eşzamanlılık. Makas açılıyor bir zaman sonra. Bir de çok gerekliymiş gibi benzemeyi sürdürelim istiyoruz. Bir dolu benzemezin yanında, o benzesin hiç olmazsa diyoruz kıskançlıkla. Bir dolu benzemezin yanında en çok onun benzemesine tanıyoruz.
Sayfa 40 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Ufuk,"Ne oluyor öyle kikirik vedo?" diye sordu. Vedat kıkırdayarak yanıtladı: "Ben zaten elinde hiç çanta görmedim ki Akif Dede'nin."
Sayfa 163Kitabı okudu
Birini dinlediğinde dediklerine kulak verirsin, o zaman ela sesini -tonunu, rengini vs.- işitmezsin. Sesine kulak verirsen bu kez dediklerini dinleyemezsin.
Hayatı anlamak için yazıyoruz ama yazarken bir yandan da hayat algımız değişiyor: Çünkü yazma süreci de, yazdığımız şey de artık hayatın içinde.
Ne yazacağını bildiğini iddia edenlerin bile yazmaya başladıktan sonra içlerinde bir kaşifin baş göstermesinin kaçınılmaz olması bana daha doğru göründü. Kafamızdakini birebir kağıda dökmeyiz, kağıdın başına geçtiğimizde her cümle kendisinden sonrakileri bir biçimde belirler.
Edebiyat okurluğu da yazarlığı da bir tür yalnızlığı gerektiriyor. Okuduğumuz, yazdığımız metin ile baş başayız. Böyle olmalı. Ama bir de benzerini aramak diye insani bir güdü var: Metinden başımızı kaldırıyoruz, başka insanlara metin ile kurduğumuz ilişkinin ışığında bakıyoruz. Benzeyen, benzemeyen yanlarımızı görüyoruz. Bir mihenk taşı olarak benzerliklerimiz, farklılıklarımız.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.