Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Evet, kesin torpil var bu işte, başka izahı yok bunun. Onun gibi boş beleş insanlar yükselir zaten hep.
Cebimde ne zaman üç beş kuruş bulsam, başka hiçbir şey düşünmem, doğru tiyatroya. Ama bizim memur mille­ti içinde öyle teresler var ki, tiyatronun adını bile anmazlar, tabii beleş bilet buldukları zaman durum değişir. Bir kadın oyuncunun söylediği bir şarkı da çok hoştu. Aklıma hemen ekselanslarının kızı... Suss! Yok bir şey, yok bir şey! Aman sakin ol!
Reklam
Bir yıla yakındır boş beleş bir dizi sevdasına günlerimi, gecelerimi birlikte geçirdiğim bu iki bedenin fiziksel ahengi, yan yana var olmaktaki çabasız becerisi, birbirinin içinde eriyen ama yine de tamamen yok olmayı reddeden iki maddeyi hatırlatıyordu bana. Kadın ve erkekten oluşan iki kişilik bir mini evren vardı karşımda. Birbirinin yörüngesinde dönüp duran ama bir gün olsun birbirinin güneşini gölgelemeyen iki gezegen.
"LÜTFEN, SEYRETTİĞİNİZ FİLMLERİN SONUNU ANLATMAYIN." "MUSLUKLARI SIKICA KAPATIN." "BELEŞ YOK! ÇALIŞMADAN KAZANMAYIN!" "LAMBALARI SÖNDÜRÜRSENİZ, ÖMÜRLERİNİ UZATIRSINIZ!"
Sayfa 9 - Günışığı KitaplığıKitabı okudu
Adamlar ellerinde ne varsa onu yiyip içiyorlar yalnızca. Yaşasın beleş ziyafet, ötekiler de bu ziyafete bayıla bayıla katılmak isterlerdi ama buna olanak yok, çünkü ziyafetle aralarında üst üste konmuş sekiz yatak, bir de dolu tabanca var.
Sayfa 243Kitabı okudu
Sevmediğim şovenizmin şirincik anlatıma bak
Doğduğunda memleketin tapusunu verdiler sanki, gariban her yerde garibandı ama Aydın öyle mi? İncirin topu bahçende büyür, zeytin dolanır ayağına bi su verdiğin bile yok gözünle büyüt bari diye. Ekmeği suyu bedava yanına güneş beleş, develer, atlar keçiler bakar gözüne, hele de sür elini sahibim gelmiş kıvanayım diye. Bok vardı sanki içine ettiğimin İstanbul’unda; hayırlı bi yer olaydı Atatürk kurmaz mıydı başkenti buraya diye söylendi.
Reklam
Bedavacılık hangi yüzyılda olursanız olun değişmiyor...
''Bana kalırsa her şeyi beleş yapmadan önce biraz beklememiz gerekecek. Daha sırası değil. Sözün gelişi, düşünün ki her şey beleş olmuş. Kimsede ölçü denen şey yok ki. Her şey beleş olursa hadi kapabildiğimizi kapalım deriz. Bir İşçi Bayramı'nda şehrin alanına bir atlıkarınca kurmuşlardı. Tabii, herkes çevresine toplandı atlıkarıncanın. Aralarında bir delikanlı vardı. Taşralıya benziyordu. -Bu nedir? diye sordu. Beleş mi binilir buna? -Evet! Delikanlı atlıkarıncaya yaklaştı, tahta bir atın üstüne tırmandı, bayılıncaya kadar döndü. Atlıkarıncadan indirip yere yatırdılar onu. Bir şeyi yokmuş, az sonra kendine geldi. -Hala dönüyor mu? diye sordu. -Dönüyor. -Madem beleş, bir kere daha bineyim. Beş dakika sonra attan yine indirdiler onu. Yine yere yatırdılar. Kan-ter içinde kalmıştı. Görüyorsunuz ya, dostlar, daha beklememiz gerekecek.''
Sayfa 76 - MilliyetKitabı okudu
Ama yağma yok, bu insanlara kolay kolay yenilmeyeceğim. İsterse kendi oğullarım beni bırakmış olsunlar. İsterse her kes beni bırakmış olsun. Ben tırnağımla kazdım o toprakları. Tanrıya güvenerek. Öyle beleş kaptırmayacağım, yağma yok, ne onu, ne de kendi canımı.
43 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.