Üç fidan daha soldu,üç ay parçası genç. Özgür Kudüs uğruna feda ettiler kendinilerini. Peygamber Efendimize(sav.)komşu oldular. Allah'ın huzuruna vardılar. O nurlu yüce makama kavuştular.
"Recep,Mahmut,Kasım. Üç dostumuz komşu oldu Resullullah'a, Hamza." Bu kadar kolay mıydı bunu söylemek? Üç şehit...Üç aile...Nice çocuklar babasız
Piruz'a döndü ve bu eve geldiğinde bu yana üçüncü defa "Artık ben gideyim" dedi., "Çok yorgunum."
Piruz onun yüzüne baktı, "Gitme Setterhan" dedi. "Ben de çok yorgunum."
Öncelikle arkadaşlar bu incelemeyi bir pedagog bir öğretmen veya bir eğitimci edasıyla yazmadığımı belirtmek isterim. Kaleme alırken bir sosyolog ve 20 yıl bu eğitim sisteminin içinde olan bir fert olarak kaleme aldım. Elimden geldiğince bilimselliğe girmemeye sadece kendi alanımın noktalarına değinmeye çalışacağım. Önce kitap hakkında sonrada
I
Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;
Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
Yolumun karanlığa saplanan noktasında,
Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.
Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;
Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.
İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık;
Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.
İçimde
Kahve içip kitap okuyarak başladığım, çocuklar gibi şen olduğum günün devamında ayağımı yanlışlıkla motor egzozuna sürttüm ve bi tutum derim egzoz üzerinde kaldı. Sonrasında önümde giden aracın ani fren yapması sonucu ona vurmamak için ben de ani fren yaptım ve tabii ki düştüm, sonra tabii ki olay sonrasında övgüler yağdırdığım kişi durup iyi misin diye soracağına kaçtı gitti .. neyse ölmedim evime gideyim sağsalim derken eve gelince bir kere daha dışarıda kaldığımı anladım, bi saat çilingiri bekleyip bin tl para ödeyip eve girince günlük misyonumu tamamladığımı düşünüyorum. Daha ne olabilir ki? Çok güzel bir gün. Herkese benden papatya çayı.
“Yaşayan her insan kadar pişman ve ölen herkes kadar da eksik işte…”
İnceleme mi bu yoksa bir histeri krizi sonrası bir karalama mı emin değilim. Öncelikle bu kitapla hepimizi tanıştıran
Yüksel Yüksel beye teşekkürle başlamak istiyorum. Israrla, şiddetle ve gözlerinden okunan bir gururla tavsiye etmişti bizlere. Birçok okur dostumuz tavsiyesine uyup
Keşke James Matthew Barrie'nin "Bütün çocuklar büyür, biri hariç." dediği o çocuk ben olsaydım... Kitap bitince tam olarak bu his uyandı içimde. Şimdi bu kış vakti penceremi açık bırakıp Peter'i beklemek geliyor içimden.
Sevgili Peter, sevgili James Matthew Barrie... Böyle diyorum çünkü bizim yıllarca çocuk kitabı diye okuduğumuz bu
Ayçagül Akar ‘a ithaf edilmiştir.
“Atma Babaaa..“
Yahu şu yoklukta, elindeki demir parayı taze betonun içine attı ya adam. Ben onunla renk renk akide şekerleri alırdım, gitti anam gitti! Tamam da ben büyüdüm, koca adam oldum, şimdi şu sekiz yaşımdaki köyde evin temel atılmasında yaşadığım anıyı