Hatta henüz icat edilmemiş silahlar da insan oğlunun içindeydi. Yani insan bir savaş alanıydı. Ceket, gömlek, pantolon ya da etek giymiş, kravat takmış, tıraş olmuş, kokular sürmüş bir savaş alanı. Gülümseyen bir savaş alanı. Öpen hatta, okşayan, konuşan, susan, çiçekler alıp çiçekler veren bir savaş alanı... Peki bir barış bahçesi olamaz mıydı aynı insan? Şöyle, güllerin kuş cıvıltılarına, kuş cıvıltılarının güllere karıştığı, mutlu yüzlerle dolu rengârenk bir barış bahçesi?”
Hasan Ali bu kitabında Gürgen ağacı ile bizi umutlandırıyor, hayal kırıklığına uğratıyor. Akıcılığıyla yaprak gibi o sayfadan bu sayfaya sürüklüyor. Eleştirisiyle yerin dibine sokup çıkarmıyor. İnanın okumaya başladığınızda sonu hakkında fikriniz olmayacak. Mutlaka okuyun, okutun.