"Anne ben geldim, ağdaki balık
Bardaktaki su kadar umarsızım
Dizlerin duruyor mu başımı koyacak?
Anne ben geldim, oğlun, hayırsızın."
Yıllar önce, liseye giden, şiir konusunda bilgisi olmayan toy bir kız çocuğunu etkileyen dizelerdi bunlar.
Ne oldu da o zamanlar gidip edinmedim ki bulunduğu şiir kitabını, diye arada kızıyorum kendime.
Şimdi ben bu incelemeye nereden başlasam bilemedim. Öncelikle baskısı olmayan bu ve diğer Ahmet Erhan kitabını bulup bana gönderdiği için güzel dostum yoldaşım
Mete Özgür e çok kızdım. Beni çok mahcup etti. Yeniden bastırdı sanırım.
Bir kaç ay önce
Küçücük, mini mini bir kız iken yine bir gün okuldan kaçıp sokaklarda dolaşıyordum ki bir şarkı çalındı kulağıma. Anne ben geldim, ben oğlun hayırsızın diyen bu şarkı, bagaj dahil bütün kapılarını açmış öylece terkedilmiş bir otomobilden geliyordu. Okuldan kaçışım o an içimde bir hayırsız evlat duygusu oluşturdu şarkıyla beraber.
Muzurluk bu ya
Anne ben geldim, ağdaki balık
Bardaktaki su kadar umarsızım
Dizlerin duruyor mu başımı koyacak?
Anne ben geldim, oğlun, hayırsızın….”
/Ahmet Erhan
youtu.be/FhyCXUT_5as
Şairler Ölmez!
Günün birinde Ahmet Erhan ve şiirleri hakkında bir şeyler yazacağım aklımdan geçen bir şey değildi. Şiir kitaplarına ve şairlere yapılabilecek her inceleme, eksik kalır, devamı vardır zannımca. Söylenebilecek bir şey olmadığını düşünür insan öncelikle, ama bir açıldı mı ağzı şiirden-şairden yana, susmak bilmez. Bu da eksik kalan,