Adler’in ahlak anlayışına göre insan, toplumsal yaşamı bencillik üzerine inşa ederek, cehalet ve rekabete dayalı bir hayatta yaşamaya kendini mahkûm ederek, hayatının kötülük ve yanlışlıklarla donatılmasına sebep olmaktadır.Sevgi ve bilgeliğe dayanmayan bir yaşam savaşlara ve yıkıma sebep olacaktır.
Teknolojinin her an değişip farklı bir boyuta evrilmesi insan hayatını kolaylaştırdığı gibi zorlaştırmaktadır da. Çünkü bilim ışığında gelişen teknoloji bireyin toplumdan koğuşuna sebep olup insanı depresyona, yalnızlığa, bencilliğe hatta kimlik arayışına bile sokmaktadır.
Çünkü bencillik, başkalarına ait olan şeyleri saygısızca, kaba bir şekilde kendisine çekmek ister, becilliğin hırslı elleri ve kıskançlıktan kırışmış bir yüzü vardır. Kötüdür, cimridir, doyumsuzdur.
Hayat bir cehennemdir! Peki hayatın içinde bütün olup bitenlerin anlamı nedir? Yeryüzünde her şey öyle kurgulanmış ki, her acı, ardından başka bir acıyı getiriyor. Dünya var olduğundan bu yana, acı ve dehşet, zincirleme tepkime gibi devam ediyor. Kim bilir, belki de başka yerlerde, yani uzak gezegenlerde, başka yıldızlarda veya başka galaksilerde durum pek farklı değildir. . . Kim bilebilir? Bu evrenin ve diğer bütün bilinmeyen evrenlerin içindeki çirkinliklerin yüceltilmesinin ardında, çok büyük bir olasılıkla insanoğlu var. İşte böyledir insanoğlu; o kötüdür, kalleştir, hilekardır, bencildir, açgözlüdür, korkunçtur, delidir, sadisttir, çıkarcıdır, kana susamıştır, ziyankardır, vefasızdır, riyakardır, kıskançtır ve hepsinden önemlisi boş kafalı bir aptaldır. İnsanlar. İşte böyledir insanlar.
"Gerçek bir benci kendi iyiliğini korumak için çok meşgul olduğundan başkalarının talihsizliklerine sebep olacak vakti bulamaz.Kötü bir kişinin ilk kötülüğü ilk olarak kendinden çok başkaları ile meşgul olmaktır."