- " (...) Croce'nin "dil", "ifâde" ve "estetik"i aynılaştıran görüşü başlı başına bir felsefî sistem belirtirken, "suretler olmasaydı mânâlar ebediyen tecelliye gelmezdi" hikmetinin, bize tam ters bir mânâda tatbikidir.
İslâmî bir mânâ içindeki tecrit, "Söz odur ki, Lebid'in söylediği: Allah'tan başka her şey bâtıl" hadîsinin hikmetine ve "kendinde olmak küfür, kendinden geçmek imân!" insanî memuriyeti hâlinde "her şey O" sırrına dayanırken, Croce estetiğinde bu, "Allahsız ruhçuluk" şeklinde bir "her şey o'dur"a denk gelir. Suret, dil, ifâde, estetik, "geist"ın aynıdır; o'dur... Geist: Malûm, Küllî Ruh, Kader, Sır... Ve geist: Durgun bir tamlık değil, saf bir yapıp etmedir... Objektif İdealizm'den -ki çelişkili bir niteleme- hareketle, "kristisizim-tahlilcilik".
Bu adam gerçek bir dehâ ve çalışkanlık örneği gösterirken, sistemi "mihraksız tümevarım zaafiyetiyle malûl" ve "Bütün Fikrin Gerekliliği" bahsi önünde mahzun bir nitelik belirtir."
Güzellik duygusu bir içgüdü olarak insanın biyolojik ve psikolojik yapısına mı bağlıdır, yoksa bir düşünsel soyutlamamıdır? Güzel'e Benedetto Croce'nin önerdiği gibi, bir sezi ile mi varılır? Her oluş için başka mıdır, yoksa hep aynı mıdır? Bir tablo ile bir doğal peyzaj önünde duyulan hisler arasında bir fark var mıdır? Varsa bu fark tanımla nabiliyor mu? Acaba güzel sadece insan yaratmasıyla ilgili bir kavram mıdır, yoksa doğal biçimlerle insanın yarattığı biçimlerin ortak olarak uydukları kurallar mı söz konusudur? Bütün bu sorulara verilen yanıtlar, astronomların evrenin niteliği hakkında verdikleri yanıtlar gibi tam aydınlatıcı olmayan deneysel açıklamalardır. Felsefi sistemlerin güzel tanımları , kendi bağlamları içinde değerlendirilebilecek düşünsel çabalardır. Bazı düşünürler, bilimsel bir estetik olabileceğini ve insanın psikolojik ve fizyolojik yapısıyla estetik izlenimler arasında belirli bağlar kurulabileceğini savunmuşlardır: örneğin bir çizginin biz de uyandırdığı güzellik duygusunun gözün onu izlerken duyduğu rahatlık veya sıkıntıyla orantılı olabileceği savunulmuştur. Insanda kendi fiziksel hareketlerinden çıkmış beğenme eğilimleri bulunduğu, yataylık, düşeylik, hareket, durağanlık gibi biçimleri tanımlamakta kullanılan niteliklerin, insanın kendi hareketlerinden esinlendiği ileri sürülmüştür. Yine de bütün bu kuramlar, bazılarının gerçekten ilgi çekici ve aydınlatıcı olmasına karşın, sanat biçimlerinin meydana gelişlerini ve beğenilmelerini açıklamak açısından yeterli olmamıştır.
1.Baumgarten-Aesthetica
2.Kant-Yargı Yetisinin Eleştirisi
3.Hegel-Estetik Dersleri
4.Schiller-İnsanın Estetik Eğitimi Üzerine Mektuplar
5.Benedetto Croce-Estetik
6.Terry Eagleton-Estetiğin İdeolojisi
7.Afşar Timuçin-Sorularla Estetik El Kitabı
8.Suut Kemal Yetkin-Estetik Doktirinler
9.İsmail Tunalı-Marksist Estetik
10.Estetik ve Politika
11.Georg
_Alçak bir takım ihtiyaçların tatmini için kullanılan yetenek, güya artistik bir şekil verir kirli bir muhtevaya. Sanatçı, zayıflık ve kötülükle insanları aldatır ve kendilerini aldatmalarını kolaylaştırır. Sahtekârdır çünkü manevî susuzluklarını temiz bir kaynaktan doyurduklarına ikna eder onları. Sanat’ın nimetinden mahrum kalınan böyle zamanlar
Güzellik duygusu bir içgüdü olarak insanın biyolojik ve psikolojik yapısına mı bağlıdır, yoksa bir düşünsel soyutlama mıdır? Güzel'e Benedetto Croce'nin önerdiği gibi, bir sezi ile mi varılır? Her oluş için başka mıdır, yoksa hep aynı mıdır? Bir tablo ile bir doğal peyzaj önünde duyulan hisler arasında bir fark var mıdır? Varsa bu fark tanımlanabiliyor mu? Acaba güzel sadece insan yaratmasıyla ilgili bir kavram mıdır, yoksa doğal biçimlerle insanın yarattığı biçimlerin ortak olarak uydukları kurallar mı söz konusudur?