Güzellik duygusu bir içgüdü olarak insanın biyolojik ve psikolojik yapısına mı bağlıdır, yoksa bir düşünsel soyutlamamıdır? Güzel'e Benedetto Croce'nin önerdiği gibi, bir sezi ile mi varılır? Her oluş için başka mıdır, yoksa hep aynı mıdır? Bir tablo ile bir doğal peyzaj önünde duyulan hisler arasında bir fark var mıdır? Varsa bu fark tanımla nabiliyor mu? Acaba güzel sadece insan yaratmasıyla ilgili bir kavram mıdır, yoksa doğal biçimlerle insanın yarattığı biçimlerin ortak olarak uydukları kurallar mı söz konusudur? Bütün bu sorulara verilen yanıtlar, astronomların evrenin niteliği hakkında verdikleri yanıtlar gibi tam aydınlatıcı olmayan deneysel açıklamalardır. Felsefi sistemlerin güzel tanımları , kendi bağlamları içinde değerlendirilebilecek düşünsel çabalardır. Bazı düşünürler, bilimsel bir estetik olabileceğini ve insanın psikolojik ve fizyolojik yapısıyla estetik izlenimler arasında belirli bağlar kurulabileceğini savunmuşlardır: örneğin bir çizginin biz de uyandırdığı güzellik duygusunun gözün onu izlerken duyduğu rahatlık veya sıkıntıyla orantılı olabileceği savunulmuştur. Insanda kendi fiziksel hareketlerinden çıkmış beğenme eğilimleri bulunduğu, yataylık, düşeylik, hareket, durağanlık gibi biçimleri tanımlamakta kullanılan niteliklerin, insanın kendi hareketlerinden esinlendiği ileri sürülmüştür. Yine de bütün bu kuramlar, bazılarının gerçekten ilgi çekici ve aydınlatıcı olmasına karşın, sanat biçimlerinin meydana gelişlerini ve beğenilmelerini açıklamak açısından yeterli olmamıştır.
- " (...) Croce'nin "dil", "ifâde" ve "estetik"i aynılaştıran görüşü başlı başına bir felsefî sistem belirtirken, "suretler olmasaydı mânâlar ebediyen tecelliye gelmezdi" hikmetinin, bize tam ters bir mânâda tatbikidir.
İslâmî bir mânâ içindeki tecrit, "Söz odur ki, Lebid'in söylediği: Allah'tan başka her şey bâtıl" hadîsinin hikmetine ve "kendinde olmak küfür, kendinden geçmek imân!" insanî memuriyeti hâlinde "her şey O" sırrına dayanırken, Croce estetiğinde bu, "Allahsız ruhçuluk" şeklinde bir "her şey o'dur"a denk gelir. Suret, dil, ifâde, estetik, "geist"ın aynıdır; o'dur... Geist: Malûm, Küllî Ruh, Kader, Sır... Ve geist: Durgun bir tamlık değil, saf bir yapıp etmedir... Objektif İdealizm'den -ki çelişkili bir niteleme- hareketle, "kristisizim-tahlilcilik".
Bu adam gerçek bir dehâ ve çalışkanlık örneği gösterirken, sistemi "mihraksız tümevarım zaafiyetiyle malûl" ve "Bütün Fikrin Gerekliliği" bahsi önünde mahzun bir nitelik belirtir."
Güzellik duygusu bir içgüdü olarak insanın biyolojik ve psikolojik yapısına mı bağlıdır, yoksa bir düşünsel soyutlama mıdır? Güzel'e Benedetto Croce'nin önerdiği gibi, bir sezi ile mi varılır? Her oluş için başka mıdır, yoksa hep aynı mıdır? Bir tablo ile bir doğal peyzaj önünde duyulan hisler arasında bir fark var mıdır? Varsa bu fark tanımlanabiliyor mu? Acaba güzel sadece insan yaratmasıyla ilgili bir kavram mıdır, yoksa doğal biçimlerle insanın yarattığı biçimlerin ortak olarak uydukları kurallar mı söz konusudur?
Estetik Üzerine
1.Baumgarten-Aesthetica
2.Kant-Yargı Yetisinin Eleştirisi
3.Hegel-Estetik Dersleri
4.Schiller-İnsanın Estetik Eğitimi Üzerine Mektuplar
5.Benedetto Croce-Estetik
6.Terry Eagleton-Estetiğin İdeolojisi
7.Afşar Timuçin-Sorularla Estetik El Kitabı
8.Suut Kemal Yetkin-Estetik Doktirinler
9.İsmail Tunalı-Marksist Estetik
10.Estetik ve
Benedetto Croce şöyle diyor: "Dante, bir tanrıbilimci, inançlı, erdemli bir insan olarak günahkarları mahkum ediyor ama duygusal olarak ne mahkum ediyor, ne de bağışlıyor..
1.Baumgarten-Aesthetica
2.Kant-Yargı Yetisinin Eleştirisi
3.Hegel-Estetik Dersleri
4.Schiller-İnsanın Estetik Eğitimi Üzerine Mektuplar
5.Benedetto Croce-Estetik
6.Terry Eagleton-Estetiğin İdeolojisi
7.Afşar Timuçin-Sorularla Estetik El Kitabı
8.Suut Kemal Yetkin-Estetik Doktirinler
9.İsmail Tunalı-Marksist Estetik
10.Estetik ve Politika
11.Georg
Yahya Kemal'e, "Şair olduğunuza ne zaman inandınız?" diye sorduklarında, "Türkçe'yi hissettiğim zaman" dediğini unutmamalıyız.
151
Benedetto Croce, "Bir duygunun adını vermek o duyguyu dile getirmeye yetmez" demiştir.
226
Sait Faik pasaport almak için Emniyet Müdürlüğüne başvurduğunda çok sayıda kitabı
Son yıllarda felsefe alanında okuduğum en keyif verici kitaptı. Beneditto Kroşe tam anlamıyla bir ultrametafizikçi ve çağını da kabul etmeyen bir adam.
1950'ye gelindiğinde bu ağın kurumsallaştırılmasına ve böylece etkinliğini artırmasına yönelik bir plan geliştirildi. Bir grup CCF (Uluslararası Kültürel Özgürlük Komitesi), yani kültürel Soğuk Savaş'ın bir cephe örgütüne dönüşecek olan oluşum üzeri ne çalışmaya başladı. Berlin' de düzenlenen, dönemin ünlü filozofları Benedetto Croce, John Dewey, Karl Jaspers, Jacques Maritain ve Bertrand Russell gibi isimlerin katıldığı bir toplantının ardından CCF resmen kuruldu. CCF'nin uzun yıllar Lasky üzerinden CIA tarafından finanse edildiği çok daha sonra ortaya çıkacaktı.