Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.26
Her hatimden kâinattaki tüm varlıkların bir hissesi var. Ben böyle hissediyorum. Kâinat kitabını okuyoruz. Kesinlikle bir çekim var ve merkezde Kur'an'ı Hâkim var. Ben bu gece çiçeklerime okudum. Evdeki bitkilerin sessiz zikirlerini duyamıyorum belki ama en azından biliyorum. Hissederek okuyabilmeyi Allah dileyen herkese nasip etsin.
Feleğin devranı kin tutuyor bize
Bahtımız kara,ciğerimizde yara
Meskenimiz şimdi ölüm döşeği
Uyu ciğerim uyu,loyi loyi
Emin Ali Bedirxan
İnsanlık hırslarının kölesi olmasaydı eğer ne devletlere ne sınırlara ihtiyaç kalmayacaktı.Ne devletler battı ne milletler yok oldu bu uğurda ne canlar na kanlar yerle yeksan.Benim dinim iyilik benim milletim sevgi benim vatanım dünya.
" Benim dinim sevgidir..."
Londra'da bir sigorta şirketinde çalışan Kimya Garen Greenwood , bir otel yangınından dolayı Konya'ya gönderilir. Karen'in babası Poyraz Efendi , aslen Konyalıdır. Bunun için Karen'in patronu Simon onu özellikle bu soruşturmaya gönderir.
Kimya Garen , Yakut Otel yangını soruşturmasını incelerken Konya'da birçok mistik olaylar yaşar. Siyah giyinimli , siyah sürmeli bir dervişle karşılaşır. Bu dervişin Şems-i Tebrizi olduğunu düşünür. Bu soruşturmayı araştırırken başına bir ton olaylar gelir.
Kimya Garen'in babası Poyraz Efendi , mevlevi tarikatına mensup bir derviştir. Amacı semaya yükselmek , Tanrı yoluna kendi adamaktır. Daha sonra yanında şeyhi ile Kareni ve annesini Londra'da bırakarak bilinmezliğe gitmiştir.
Madde âlemi ile mana âleminin çatışmasını , Mevlana ile Şems-i Tebrizi'nin aşkını , Konya sokaklarını mükemmelce betimleyen bu roman gerçekten okurken inanılmaz bir zevk vermekte. Ahmet Ümit'in cinayet romanı tarzlarına alışkın olduğum için ilk sayfalarda yadırgadım fakat sonradan kitabın bitmesini istemedim... Kesinlikle tavsiye ederim , herkese iyi okumalar dilerim.
"Hayat düşündüğünden çok daha ağır benim sıcak buğday tanem."
'Platonov'un 1920-1950 yılları arasında kaleme aldığı mektuplardan oluşan bir derleme...'
•••
Andrey Platonov, bir dönem yazmış olduğu bazı eserlerindeki, komünizme yönelik eleştiri olarak algılanan ifadeleri sebebiyle edebiyat dünyasında komünizm karşıtı olarak anılmış ve bunun beraberinde dışlanmasından dolayı, para kazanmak için
Kitap inandığım dinim ile ilgili ne kadar bilgi sahibi olup olmadığım konusunda beni derin bir düşünceye daldırdı. Birçoğumuz müslümanların yoğunlukta yaşadığı bu topraklarda doğduğu için Müslüman. İslam bilinci çoğu Müslümanda maalesef yok. Benim gibi Kur’an kurslarında yada ailenin verdiği terbiye içinde dini eğitim alan insanlarda da istenilen düzeyde bilgi olduğunu düşünmüyorum. İnanıyoruz ama çoğu zaman neye inandığımızı bilmiyoruz. Bize öğretilen aslında İslamın nasıl yaşanacağı ve nasıl Müslüman olunacağı. Yoksa peygamberimize ve islama nasıl eleştiriler getirildi, nelerle suçlandık bir fikrimiz yok. Bu yüzden dinimize gelen bir saldırıda nereden savunacağımızı da bence bilemiyoruz. Yüksek lisansta bir hocamın önerisi ile başladım bu kitaba. İçinde dinimize ve neslimize ait o kadar çok bilgi var ki. Ben kendi adıma hem kütüphaneme hem zihnime böyle bir eseri kazandığım için mutluyum. İçerik hakkında çok bilgi vermek istemiyorum . Kitabı okumanızı ama roman okur gibi hızlı değil, ağır ağır okumanızı, yapabiliyorsanız birileri ile her bölüm hakkında sohbetler edip ufkunuzu genişletmenizi öneririm.
Sultan’ın Şehri ~ Zekeriya Yıldız
.
Tarihe, Osmanlı’ya, İstanbul’a ve Eyüp’e dair her şeyin ince ince anlatıldığı bir kitaptı.
Özellikle Cellat mezarları kısmı çok dikkatimi çekti. Tarihe karşı ne kadar eksik olduğumu hissettiren bir kitaptı. Aşina olduğum bilgilerin yanında ilk defa duyduğum çok fazla şey vardı. İstanbul’u karış karış gezdiren, gezerken de her bir adımın derinliğine inen bir anlatımdı.
Bildiğim ve bilmediğim tarihi yapılar, camiler ve insanlarla doluydu. Özellikle Eyüp’ün tarihi zenginliklerinden olan Defterdar Camii aşırı ilgimi çekti. Dünyadaki tüm tapınaklarda göğe yükselen en üst noktada temsil ettiği dinim simgesi olduğu yazıyor. Bizimkinde ise hilal var. Ama defterdar camiinde bu farklı ve bu detayı okuduktan sonra görmek istedim. Döneme dair farklı kişilere dair efsaneler ve hikayelerle doluydu.
Tarih, edebiyat ve Eyüp’le dolu benim için çok farklı bir deneyimdi. Bir şehrin, tarihini insanını ve kişiliğini keşfettik resmen. Kitabın önsözünde söylenenler son sayfada yeniden zihnime doldu. Şehirleri canlı organizmalara benzetmişlerdi. Ruh taşıdıklarını ve konuştuklarını söylemişlerdi. Kimlikleri olduğunu ve şehirleri kişiliklerimize göre sevdiğimiz yazıyordu. Öyle doğru ki kitap boyunca bunu düşündüm.
Keyifli ve bilgi dolu bir yolculuktu. Şans vermelisiniz
Ne malım var kadıya yedirecek, ne dînim var şeytana verecek.
Ben ki henüz yaşadığım dünyaya bile alışamamışım, bir başka dünya neyime yarardı benim? Bana göre değildi bu dünya; bir avuç yüzsüz, dilenci, bilgiç, kabadayı, vicdansız, açgözlü içindi; onlar için kurulmuştu bu dünya. (syf:63)
İncelememe bu alıntıyla başlamamın sebebi Sâdık Hidayet'in düşünce dünyasını hakkında da bir ipucu vermesi. Ölümden
