Padişah anaları
[02/10 00:58] cebrail gozen: PADİŞAH ANALAR! Osmanlı padişahlarının almış olduğu yabancı cariyeler Osmanlı sarayını doldururken, bunlardan olan çocuklar da Osmanlı tahtına çıkıyorlardı. Hiçbirinin annesi Türk ve Müslüman olmayan Osmanlı padişahlan, bu düşmanlıklannı ne yazık ki özellikle Anadolu halkından çıkarmışlardı. Her harekette başta
Büyükanneyi bir kurban olarak görüyorlardı. Sonrası bizimkilerin tahminleri ile gelişti. Yani şöyle oldu: büyükanne hemen zero'ya on iki federik birden koymamı emretti. Bir, iki, üç kez koyduk ama zero gelmedi. Büyükanne büyük sabırsızlıkla beni dürterek koy koy deyip duruyordu. Ben de ona uydum. Nihayet sabırsızlıkla dişlerini gicirdatarak- kaç kez koyduk-diye sordu. On iki oldu büyükanne. Yüz kırk dört federik koyduk. Bakin söylüyorum ta aksama kadar belki... Sus diye sözümu kesti. - zero'ya koy, kırmızıya da hemen bin gulden koy. Al bakalım. Kırmızı geldi ama zero gelmedi. -bak gördün mü diye fisildadi büyükanne. Nerdeyse hepsini geri aldık. Yine zero'ya koy on kez daha oynar sonra bırakırız. Ama daha beşinci oyunda büyükanne iyice sıkılmıştı. Bu şu iğrenç zero'yu şeytan alsın onu. Al kırmızıya dörtbin florin koy diye emretti. Büyükanne ya kırmızı çıkmazsa? diye yalvardım ama büyükanne nerdeyse beni dövüyordu. Çaresiz kırmızıya koydum. -zero dedi krupiye. Büyükanne önce anlamadı, ama krupiyenin tüm parayi kürekle çektiğini görünce uzun süredir gelmeyen zero'nun tam da sövüp vazgeçtiği anda sanki mahsus geldiğini anlayınca ellerini birbirine vurdu. --tanrm lanet olası, lanet olası. Hepsi senin yüzünden diyerek öfkeyle beni dürtmeye başladı. Beni sen kandırdin. Neden talihsizliğin suçlusu olayım? -hoşçakalın büyükanne dedim ve dönüp gidecek oldum... zararımı telafi etmezsem ölürüm! Köy sen kırmızıya dört bin koy. Iyi. Bu kez kazandık. Büyükannenin keyfi yerine geldi bir an.
Sayfa 106Kitabı okudu
Reklam
"'Akıllı Bir Çocuk' Programına beşinci kez falan çıktığımı hatırlıyorum. Tam Walker'la birlikte kapıdan çıkarken Seymour, ayakkaplarımı boyamamı söyledi bana. Kudurdum. Stüdyodaki seyirciler geri zekalıydı, sponsorlar geri zekalıydı ve benim de bu moronlar için ayakkaplarımı boyamaya filan hiç niyetim yoktu; böyle dedim Seymour'a. Oturduğumuz yerden ayakkaplarımı zaten göremezler, dedim. O da, gene de boya onları, dedi bana. O Şişman Hanım için boya onları, dedi. Neden bahsettiği hakkında en ufak bir fikrim yoktu, Allah kahretsin, ama yüzünde öyle Seymour'ca bir ifade vardı ki, tutup boyadım ayakkapları. Seymour o Şişman Hanım'ın kim olduğunu hiç söylemedi bana, ama mikrofona her çıkışımdan önce ayakkaplarımı Şişman Hanım için boyadım ben. Bu işi bir iki kereden fazla savsakladığımı sanmıyorum. Şişman Hanım'ın korkunç net portresi zihnimde açık seçik belirdi. Kadıncağızı verandasında oturmuş, sabahtan akşama sonuna kadar açık radyosuyla sinekleri şaplaklarken kuruyordum kafamda. Dayanılmaz derecede sıcak bir hava vardı ve kadıncağız da herhalde kanser falandı. Herneyse, ben yayına çıkarken Seymour'un neden ayakkaplarımı boyamasını istediği kafamda apaçıktı, lanet olsun. Bunun bir anlamı vardı."
Sayfa 150 - Yapı Kredi Yayınları, Çvr: Ömer MadraKitabı okudu
Beşinci lanet
şu ateşten dilim şu ateşten kelimelerim öcünü alsın oyulmuş gözlerimin boşluğunda kaybolup giden her şeyin
Sayfa 123
Lucas, yeni konferans verme sanatı
Bu parça (eliyle daha büyük bir dikkatle masaya dokunuyor ve ilk kez görüyormuş gibi bakıyor ona) maddenin tüm ifadeleri gibi son derece somut aynı zamanda değişkendir. Nedir bu ellediğim? Tahtadır pek tabii ve bir tüm olarak düşünülürse sizinle benim aramda bulunan hacimli bir eşyadır, bizi lanet olası maun köşeleriyle bir biçimde ayıran bir
Beşinci lanet
Ey simli ışığını tenimde duyduğum Yüzünü bir daha göremediğim ay! Gölgesi tenime vurulan muska Yazgının karanlık çekimi Kelimelerin derin uçurumu Kurbanımı isterim sizden! Bana bir kurban verin!
Sayfa 123 - Metis EdebiyatKitabı okudu
Reklam
30 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.