"...Trilogyaya hakim fikirler: Tanrıların amansız laneti ve insanların dindarlıkla ve ahlaka uygun davranarak kadere etki edebilmeleridir. Sophokles ise bütün ağırlığı Elektra’nın şahsına verir. Pelops oğullarının lanet faciasından bir şahıs alır ve bütün olayı onun etrafında örer. Sophokles ilgimizi insan ile kader arasındaki mücadeleye ve Atreus oğullarının dehşet verici cinayetlerine çekmez, onun için önemli olan olay değil, bir şahsın, Elektra’nın ruhunda olup bitenleri, ıstırabıyla, sevgi ve görev hisleriyle, nefret ve kiniyle, ümit ve sevinçleriyle bir insanı, bir karakteri tasvir etmektir. Piyeste rol oynayan diğer insanlar o şahsın ruh halini, karakterini ve görüşlerini göstermek için birer araçtır. Asıl tragedya Elektra’nın ruhunda cereyan eder. Khrysothemis’in karakteri, Elektra’ya tam tezat teşkil etmesiyle Elektra’nın cesaretini, mertliğini, görevine sarsılmaz bağlılığını, bir ideal uğruna rahatını, hatta hayatını feda edebildiğini, Klytaimnestra onun temiz ve dürüst ahlakını, Orestes sevgi ve şefkatinin derecesini ortaya koyar. Elektra’nın karakterini gösteren sahneler, yani diyaloglar klasik mükemmeliyete varan birer şaheserdir. Bu kısımlarda beşinci asrın Atina’sına has ince muhakemeyi, olgun mantığı, insan zekâsının her yeteneğinden ölçüyle yararlanmayı sezebiliriz. Lirik kısımlarla diyaloglar arasında ölçü ile ahenk vardır. Elektra, Antigone ile beraber Sophokles’in en güzel tragedyası ve dünya ölçüsünde klasik bir şaheser sayılır."
- Allah korkusunun yedi alâmeti vardır;
Birinci alâmet dilde belirir; Allah korkusu taşıyan kul dilini yalandan, dedikodudan, koğuculuktan, iftiradan ve boş konuşmaktan alıkoyar; bunlar yerine onu zikirle, Kur'ân okumakla ve ilmî konuşmalarla meşgûl eder. İkinci alâmet kalpte belirir; Allah korkusu taşıyan kul başkalarına karşı kalbinde düşmanlık, iftira ve kıskançlık barındırmaz.
Reklam
- Vallahi Mefharet Abla, dedi, sen şu tombul zeytinleri nereden aldığını söylersen daha ciddi bir bahse girmiş olursun. İnsan vücudunda lüzumsuz bir organ yoktur. Selmin'in bunları istediği gibi çalıştırmasını niçin tabii bulmuyorsun? Nefes alması kadar tabiî. Yirmi yaşını geçmiş güzel bir kızın, vücuduna beşinci derecede bir belediye memurunun tasdikinden sonra tasarruf etmesi âdetine elli sene sonra ne kadar gülecekler, bilmiyor musun? Bu yaşa kadar sabretmesi budalalık. … - Besim, rica ederim. Selmin benim kızım, senin ablanın kızı. Başıma kan çıkıyor. Düşün ki, Allah vermesin, böyle bir şey varsa, büyük rezalet. Dört aydan beri nişanlısından bu kız. Herkes bunu biliyor ve herkes senin gibi düşünmüyor. - Herkes... Herkes... Besim francala diliminin üzerine tereyağdan sonra çilek reçeli sürerken, vereceği cevaptan evvel alacağı lezzeti düşünüyor ve yutkunuyordu. "Herkes..." diye tekrarladı ve dilimi isırdı. Daha sonra devam etti: - İstanbul'da, hele bu züppe köyde herkes büyük bir mesele değildir. Bir Orta Anadolu köyünde herkes kızcağızın başına bela kesilir. Zavallıyı babasına bile vurdururlar. Bir Macar köyünde kızın oturduğu evin kapısına zift sürülür ve başına lanet yağdırılır. Zavallıcığa Vilma Banki'nin "Seher Vakti'ndeki cehennem azabı çektirilir. Fakat burada herkes, meseleyi tulumba tatlısıyla sade kahve arasında konuşur, bebeğin sarışın mı, esmer mi olacağını ve kime benzeyeceğini sorarlar, geçer gider.
Sayfa 18 - Ötüken Neşriyat, 48. basım
"Aksilikler ve talihsizliklerle karşılaştığınızda'Biz denedik, başladık,mücadele ettikçe destek görmedik.Her adımımızda engellerle ve düşmanlıkla karşılaştık'demeyin. Böyle konuşmayın.Karanlığın ruhu söndürür,siz yakarsınız! Bir kez söndüyse ikinci kez yakın... Üçüncü, beşinci,yedinci, yüzüncü,bininci kez! Yakmaktan korkmayın.Çevrenizdeki her yer aydınlanana kadar kendiniz yanın ve etrafımızdakileri tutuşturun.Ama bu yolda hızlı bir başarı da beklemeyin.Sizleri onaylamak veya sizlere sempati duymak yerine alay edebilirler.Şan ve şeref yerine lanet ve nefret kazanabilirsiniz.Yardım etmek yerine gizli entrikalar kurulabilir veya açıkça sizinle mücadele edebilirler.Onlarca, yüzlerce,binlerce karanlık güç sizin aydınlık işlerinizi söndürecektir.Ama siz yakın! Yanın ve yakın!"
Sayfa 190 - Indigo yayıneviKitabı okudu
Tanıdık
"Komikti." "Böyle düşünmenize sevindim. Bazen, hayır çoğu zaman, komik olsun diye söylediğim şeylere gülen yine sadece ben oluyordum da." "Bu üzerinizde bir lanet."
Sayfa 101Kitabı okudu
Hanımefendi, unutmayın ki, Atatürk Türkiyesinde yaşıyoruz. Çok garip bir mütalaa... Sorarım size müdür bey. Atatürk Türkiyesi dinsizlik temelleri üzerine mi inşa edildi? Müslüman Türk Milletinin kendi dinine sırt çevirmesiyle mi yaşıyacak ve payidar olacaktır, Atatürk Türkiyesi?... Bu husus sizin gibi yaşlı bir zatın ağzından bu kabil sözleri
Reklam
31 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.